"Rahibe Teresa’nın yardım kuruluşunda skandal iddia… Kemikleri sızlayacak
Hindistan'ın doğusundaki Jharkand eyaletinde Rahibe Teresa'nın Hayır Misyonerleri adlı yardım kuruluşunda çalışan bir kadın 14 günlük bir bebeği satmaya çalıştığı iddiasıyla gözaltına alındı." 6 Temmuz 2018
Dolayısıyla hazır Rahibe Teresa'dan söz edilmişken bugün bütün dünyanın acı çekmesine neden olan Hıristiyanlık adına "misyonerlik"ten, din eğitimi almış Charles Darwin'in biyografisinden alıntıyla bahsetmek istiyorum:
"Charles, kilisenin siyasal otorite üzerindeki etkisini biliyordu. "Tanrının imparatorluğu", yaklaşık bin sekiz yüz yıldır Hıristiyanlığın erdemleri adına insanlığı yönetiyordu. Bu yönetimin bir maliyeti bir de rantı vardı. Maliyet-rant arasındaki fark ile İngiltere'nin en küçük köylerine kiliseler inşa edilmişti. Kilisenin bulunduğu yerlerde de birer garnizon...
Bir yanda "Tanrı imparatorluğu"nu kurmaya çalışan İngiltere imparatorluğu; Diğer yanda İngiltere İmparatorluğu'nun dayanağı "Tanrı imparatorluğu..."
Bu iki imparatorluğun buluştuğu ortak dil ise İncil'in erdemleri...
İncil'in erdemlerinin; Arjantin, Peru, Ekvator, Tierra del fuego gibi daha onlarca ülkede nasıl uygulandığına tanık olmuştu. "Sermayenin Tanrısı", İncil'in erdemleri adına insanlığın erdemlerini ayaklar altına almıştı. Yücelerde gezinen İncil'in erdemei adına, yerlerde sürünen insanlığın erdemiydi..." Kökenini Arayan İnsan DARWİN, sf: 190
"Ben, İncil'in erdemlerinin nerede, nasıl kullanıldığını gördüm.O köleleri gördüm efendim. Toprakları alınan ve ellerine İncil'in erdemleri tutuşturulan köleleri... Tek suçları derilerinin renginin kızıl ya da kara olmasaydı. Onlar baharda yeşeren otlaklarında sığırlarını yetiştirirken, geceleri ataları olduklarına inandıkları yıldızlarla konuşuyorlardı. Belki Tanrıları bizim inandığımız Tanrılar değildi; ama toprakları vardı. O topraklarda deli taylar gibi özgürdüler. Artık Tanrıları var. Ama ne toprakları kaldı ne de özgürlükleri. Şimdi onların topraklarında çan sesleri ve çığlıkları birbirine karışmış..." sf: 199
Ve "misyonerlik" adı altında dünyanın pekçok yerinde insanların üzerinde vücut buldukları kendi toprakları ve sahip oldukları özgürlükleri ele geçiriliyor; insanları, yönetime itaat için eğitim alıyor.
Sözde fakirler için bağış toplayıp, topladıklarını da Vatikan'a gönderdiği iddi edilen, dolayısıyla da Christopher Hitchens'ın "mother teresa - hell's angel (Rahibe Teresa-Cehennem Meleği)" belgeselinde dünya'nın muhafazakar iktidarlarını destekleyen bir "Vatikan ajanı" olmakla suçlanan bir Teresa'dan bahsediliyor. Hem de söylendiği üzere "mübarek"liği bir yana, pek çok hastalıklarla mücadele eden Hindistan'a gelen bağışları "ölüm evleri" gibi garip şeylere harcayıp (ki burada insanların yaralarının kurtlandığına dikkat çekilmekte ve ağrı ile kıvranan hastalara da ağrı kesici vermeyip, "acı çeken insan Tanrı'ya daha yakındır" diyen Teresa'dan!
Dolayısıyla, Rahibe Teresa, 12 kişiyle birlikte 1950 yılında Vatikan'ın izniyle "Hayırsever Misyonerler Cemaati"ni kurdu. Dünyanın 450 noktasında 4.000 rahibenin görev aldığı bir topluluk Charles Darwin'in günlüğünde not ettiği gibi, "Katedrallerin, kiliselerin içinde Tanrıyla bütünleşmekten söz ettiği inanç, buralarda toprakların işgali ve ırkların yok edilmesi için kullanılıyordu. " sf:158
Demem o ki...
"Rahibe Teresa'nın Hayır Misyonerleri adlı yardım kuruluşunda çalışan bir kadın 14 günlük bir bebeği satmaya çalıştığı iddiası" misyonerliğin kirli faaliyetlerinin bu sayede ortaya saçılmasından başka bir şey değildir.
Sevgi ve saygılarımla!
"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder