Son günlerde görsel ve yazılı basında Alevi vatandaşlarımızın adını öne çıkaran haberlere sıkça yer verilmektedir. Hayretle ve merakla izlediğim ve bir o kadar da anlamaya çalıştığım olayları hem de önemli yayın kuruluşları gerçekleştirmektedir. Ardından bir dizi konuşmacılara yer verilerek konu üzerinde enine boyuna tartışmalar yapılıyor, harıl harıl dikkatleri bu yöne çekmenin gayretleri son sürat sürdürülmektedir.
******
Kendi kendime şu soruyu sormadan da edemiyorum; bu kadar kargaşa ve sıkıntı içerisinde nasıl oluyor da, bu konular ortaya atılabiliyor? Hani ağır olaylara maruz bırakılarak milleti birbirine kırdırma girişimleri var ya? İşte ardından da bir türlü çözüme ulaştırılmayarak çözümsüzlükle, benzettiğim üzere derin dondurucuya konulup, zamanı gelince de oradan çıkartılarak ısıtılıp ısıtılıp önümüze koyarlar ya!.. İşte öyle bir misalle, biz de yersek kargaşaya devam edilecektir. Sonuç mu? Yara habire kaşınıyor, dikkatler çekiliyor ve nihayetinde insanlar bileniyorlar! Ne zamana kadar derseniz, işte bunun cevabı bizler birbirimizi düşman belleyene kadar!
****
Şimdilerde derin dondurucudan çıkarılan "Sivas Olayı". Bu acı ve bir o kadar da vahim olayın üzerinden tam 15 yıl geçti. Ama bakınız hala bir türlü olayı noktalayıp, yaşanılan bu vahşeti milletçe acıyla kalbimize bir türlü gömemiyoruz. "Niçin?" derseniz işte bu neviden olaylarla sürekli bir şeyleri karıştırma ve yaratma peşindeler. Kardeşçe yaşamımızı zedelemek için düzenlenen bir tezgah olarak görüyorum. Evet, bir kaç gün öncesine kadar, mahkemenin zaman aşımı kararı gündeme taşındı; ardından birileri Alevi vatandaşlarımızı ayrıştırmak için, işte miting düzenleme planı ortaya atıldı. Tüm bu gelişmelerin zamanı çok ilginç değil mi? Bütün sıkıntıların yaşandığı bugünlere denk gelmesi yoksa bir tesadüf mü? Elbette ki Alevi yurttaşlarımız bu oyunun farkına varacak kadar da sağduyulu ve yurt sever insanlardır. İşte bu düşüncemi haklı kılacak son derece yerinde yapılan bir açıklamayı sizinle paylaşmak isterim:
******
"Alevi mitingine karşı olduğunu söyleyen Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr.İzzettin Doğan, “Bu mitingin liderliğine soyunanların Avrupa'dan kaynaklı tipler olduğunu ve Alevilikle ilgisinin olmadıklarını biliyorum. Yani ismi Alevi ama cismen ne Cemevlerine giderler, ne Alevi ritüellerine katılırlar, ne peygamberi tanırlar ne Kuran'ı tanırlar ne de Muhammet’i.” dedi.
Mitingin Alevilerle bir ilgisi olmadığının altını çizen Doğan’a göre amaç şu: “Bugün Türkiye’de bir Kürt hareketi var. Şimdi Alevileri de harekete geçirmeye çalışarak burada bir destek arayışının Alevi bayrağı altında yapılması sağlanmak isteniyor. Ve hiç şüpheniz olmasın, ve oraya Alevi yurttaşların itibar edeceğini katılacağını zannetmiyorum.
Zorlu bir süreçten geçildiğini belirten Doğan’a göre Aleviler sokağa çekilmeye çalışılıyor." Vatan Gazetesi
******
Görüldüğü üzere tüm tahrik ve yara kaşımaların altında bir azınlık çıkartıp, oradan milletimizi ayrıştırma peşindeler! Bu neviden olayları serinkanlılıkla takip etmek hepimizin en önemli sorumluluğudur. Bu ülke kanla kazanıldı. Büyük Atatürk'ün önderliğinde etnik ayrım gözetmeksizin omuz omuza çarpışarak vatan toprağının sınırını çizdik. Elbette Alevi vatandaşlarımızın da haklı sorunları vardır. Ancak bu sorunlar öncelikle vatan varsa ele alabiliriz. Parçalanan, yok edilen bir milletin isteği de olmaz, yaşama hakkı da olmaz. O halde önce beraberliğimizi sağlam tutarak, orta çağ etnik ve mezhep ayrılığını şiddetle kabul etmeyeceğiz! Etnik ayrımcılığa tabi olmayan ve herkesin yurttaş olarak değerlendirildiği Atatürk Cumhuriyeti'ne hepimiz sahip çıkacağız! Hiç bir etnik ırk, mezhep bir diğerinden üstün ya da aşağı olamaz! Hepsi de ONURLUDUR! Ve biz TÜRKÜZ, hepimiz KARDEŞİZ! Nitekim milletimizin böyle bir huyu da yoktur. Zira, et tırnak olarak geldiğimiz bugünde, birbirimizden kız alıp, kız vermişiz! O halde nasıl ayrılır ve birbirimize düşman olabiliriz?!
*****
Tüm bunlar beyhude çalışmalardır! Bizler Türk Ulusu olarak geçmişte olduğu gibi bugünde birlikte geleceği kucaklıyarak yeni çağlar açacağız! Planlandığı üzere parçalanıp, bölünerek orta çağ karanlıklarına geçit vermeyeceğiz! Irak çok yakın ve canlı bir örnek olarak gözümüzün önünde duruyor. İşte orayı etnik ırk ve mezheplere böldüler! Sözde demokrasiyi (!) getirdiler! (diğer müslüman bölgelerde dahil) Sonuç; "6.5 milyon çocuk babasız kaldı... Yaklaşık 150 bin kadına tecavüz ve işkence edildi 2.5 milyon kadın dul kaldı, 60 bini psikolojik tedavide." Bu rakamsal veriler Yeniçağ Gazetesinden alınmıştır. Sevgi ve Saygılarımla!
Birlik ve beaberliğimizi hiç kimse bozamayacak. Ebediyyen Atatürk Cumhuriyetini koruyacağız. Yazınız için teşekkürler öğretmenim. Serkan Alpaslan
YanıtlaSil