Millet olarak kutlanacak özel günlerimiz, belki de diğer ulusları kıskandıracak boyutta çok olması münasebetiyle, haklı gururu yaşamanın keyfiyle düşüncelerimi yazmaya koyuldum. Zira bu güzel ve özel günlerimizden İstiklâl Marşı'nın kabûlünün, yıldönümünü büyük onur ve gururla kutlayacağımıza değinmeden önce, söylemek istediğim bir kaç cümlem daha olacak.
*
*****
*
Her geçen gün, kendi değerlerimizden kaybettiğimiz bir dönemi iyi anlayıp görmek gerekliliğinin yılmaz savunucusu olarak, gördüğüm çok önemli olaylardan birisi de, millî ve manevî bayramlarımız yanında bizlerin geçmişini, tarihini ve kültürel birliğimizi temsil eden özel günlerimizi ne yazık ki, unutturulmaya çalışılırken ve dolaysıyla da kuşaktan kuşağa aktarmada zayıf kalmamıza ramak kalan tehditler karşısında, yerini sözde "evrensellik" adıyla ortaya atılan ve menşeî Batı kaynaklı günlerin aldığını, üzüntüyle ifade etmek isterim.
*
*****
*
İyi bilinmelidir ki, kendi bağrımızdan ve özümüzden çıkan bu anlamlı her bir günün, tek tek bir hikâyesi ve tarihi değeri olduğu kesindir. İşte millet olarak; tasada, kıvançta, mutlulukta, hüzünde ve kederde birleştiğimiz bu günlerin temsiliyeti diye tanımladığımız özel ve anlamlı günlerimizi saymakla bitiremeyiz. Tarihimizde yer alan Türk büyüklerinin kişiliklerini hayatlarını, hatıralarını,eserlerini ve barışlarını öğrencilerimizin zihinlerinde ve gönüllerinde canlı olarak yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla ,okullarımızda TÜRK Büyüklerini Anma günleri düzenlenir. Böylelikle çocuklarımızın; fikir,ahlâk, millî duygu bakımından gelişmelerine katkıda bulunulmuş olunur.
*
*****
*
İstiklâl Marşımız; 12 Mart 1921 yılında TBMM tarafından alkışlarla kabûl edildi. Osmanlı'nın son dönemlerindeki yazılan marşlar, ihtiyaç duyulan millî süreci karşılayamıyordu. Türk milleti. bu ruhu hep birlikte hissedecek, yaşayacak ve hatta yaşatacak millî birlikteliği ayakta tutacak o dizeleri en güzel şekilde anlatacak birisini aramaktaydı. Nitekim Millî şairimiz Mehmet Âkif ERSOY'un, bu isteğe en güzel şekilde cevap verecek on kıtalık şiiri TBMM tarafından seçilerek kabul edilmiştir.
*
*****
*
12 Mart 1921'de kabul edilen İstiklâl Marşı Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve marş ayakta dinlenmiştir.
"Doğacaktır sana vâdettiği günler Hakkın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın."
İşte bu ruh ve îmân ile Türk Ordusu Sakarya boylarında, İzmir yollarında büyük iman ve kahramanlıklarını göstermiştir. 9 Eylül 1922 tarihinde Hakk'ın vaat ettiği o parlak güneş, İzmir ufuklarında doğmuş, Müslüman Türk'ün saffet ve kudreti karşısında düşman büyük bir hezimete uğramış ve denize dökülmüştür."
Aziz ve mübarek vatanımızın her karış toprağı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, zaferin doruğuna ulaşmıştır. Nitekim İstiklâl Marşında:
"Korkma ! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak,O, benimdir; o, benim milletimindir ancak!" mısraları ne derin bir mânâ taşımaktadır."
*
*****
*
Yakın arkadaşlarından; "Mehmed Âkif'in giyecek bir paltosu yoktu. Tâceddin Dergâhi'ndan Büyük Millet Meclisi'ne kadar paltosuz olarak yaya giderdi. O zamanlar Ankara'nın soğuğu çok şiddetli idi. Ben daireme gelir, paltomu Mehmed Âkif'e gönderirdim. O da giyer Meclise giderdi, İstiklâl Marşı için verilen parayı geri vermesinden dolayı kendisine, Mehmed Âkif üzerinde bir palton yok, verilen parayı da almazsın, dedim. Bunun üzerine, bana darıldı, paltomu da kabul etmedi. O soğuklarda paltosuz olarak Büyük Millet Meclisine gitti, geldi.
Mehmed Akif'in buna benzer şahsına has daha birçok meziyetleri vardır. Dürüsttür, hattâ Harb-i Umûmî içinde kardeşinin evinde çayı şekerle içtiklerini görünce, milletin yemediğini siz nasıl yiyorsunuz, demiş ve bir müddet kardeşinin evine bile gitmemiştir." İnternetten alıntıdır.
*
*****
*
Mehmed Âkif ERSOY, hasta yatağında yatarken kendisine sorulan bir soruya; "Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!" cevabıyla karşılık vermiştir. Evet, Allah bir daha bu millete, bir istiklâl mücadelesi yaşatmasın! Ulusal birlikteliğimizi, topyekün tüm dünyaya göstermiş ve yedi düvele meydan okumuş millet olarak, bu destanımızı anlatan, bizlerin okurken göğsünü kabartıp, tüylerimizi diken diken eden ulusal marşımızın varlığıyla ne kadar GURUR duysak azdır! Sevgi ve saygılarımla!
11 Mart 2009 Çarşamba
"Allah Bir Daha Bu Millete İstiklâl Marşı Yazdırmasın!"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazınızı çok beğendim. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Teşekkürler. Serkan Alpaslan
YanıtlaSil