"İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi?" A. Einstein
İnsanca yaşayışın doğal, ruhsal tüm koşullarının dışında yaşamak nasıl bir duygudur, sorusuna karşılık bulmak üzere biraz düşünmek istedim. Zira beni bu düşünceye sevk eden şüphesiz ki gözlerimiz önünde gerçekleşen insanlık dışı bir takım gelişmelerdir. Mesela, bizim bildiğimiz Irak'da sergilenen o inanılmaz ve ruhumun derinliklerinde iz bırakarak aklımdan çıkaramadığım, cezaevlerindeki yüz kızartıcı en aşağılık ahlâksızlığın, utanmazlığın yaşandığı o tüyler ürpertici görüntüleri örnek verebilirim. Bu anlamda yaşanılanlarla birlikte yaşayanların ve yaşatanların durumları ve topluma yansımalarını anlamaya çalışarak üzerinde biraz durmak istiyorum:
Bu görüntüleri gördükçe -ki, dünyanın her yerine yani bütün insanlığa, gerek televizyonlar, gerekse yazılı yayın organları vasıtasıyla- insan kişiliğine yapılan her çeşit baskı ve hakareti insanlığı yok etmeye yönelik bir girişim olarak görmek anlamına geldiğini hissediyorum. Zira bunları hem yapmak, hem de ölümsüzleştirmek adına kayıta geçirmek; sanıyorum ki ahlâk kavramının; insana saygı, acıma, vicdan gibi değerlerin artık geçerliliğinin kaybettirilmesi demektir. Dolaysıyla bu işkenceleri yapanlar ve yaptıranlar da, artık böyle kavramlara inanmamakla birlikte, yitirdiği anlamına da gelmektedir, diye düşünüyorum. Yine buradan hareketle her şartta bu alçakca ahlâksızlığı elde etmek ve bu ahlâksızlığı toplumlara yaymak gibi bir düşünce de insanın aklına gelmez mi? Gelir elbette. Zira bütün dünyayı saran bir ahlâksızlığın içerisinde değil miyiz? Dünyada her şeyi özgürlükler adına serbest saymak mı bizleri bu noktaya taşıdı acaba? İnsanlığın davranışlarının ahlak, vicdan boyutuyla sınırlanması gerekmez mi? Özgürlükler sonsuz mu olmalı? Yasak kabul etmeyenler, nereye kadar özgürlüğü taşımak istiyorlar acaba? İşin bir başka boyutu daha var elbette; bu türden işkencelere maruz kalanlar tekrar toplum arasına döndüklerinde, kendileri nasıl bir ruh hali ve davranış içerisinde olacaklardır? Bunların muhakkak ki topluma yansımaları olacaktır.
Peki neden bunlar oluyor? Onu, sanıyorum ki hiç bir şekilde cevaplayamayacağım. Zira bu işin uzmanları kendilerince araştırıp, incelemeler yapıyorlardır. Ama ben bu yazı esnasında, Kur'an-ı Kerim'den konuya ilişkin ayetleri araştırmak istedim. Kısaca ruhumda oluşan sorgulamaya karşılık olarak. "İnsanlar niçin kötülük yapmayı severler?" ya da "Kötülüklerden arınmanın bir yolu var mıdır?" İşte ne bileyim mesela, Allah'a yakın olmak, bu insanları kötü davranışlardan uzaklaştırır mı, gibi.
NİSÂ SÛRESİ, 122. Ayet: "İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek bir va’dde bulunmuştur. Kimdir, sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?" ve
125. Ayet: "Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah İbrahim’i dost edindi."
Aslında tüm dinlerin özünde insanın iyi olması emredilmiştir. Peki bu zalimliği gerçekleştirenlerin kutsal kitabı, yani İncil aynı soruya bakınız ne cevap veriyor:
Matta, 18: Bu sırada İsa'nın öğrencileri O'na yaklaşıp, "Göklerin Egemenliğinde (Tanrı katında) en büyük kim?" diye sordular.
2- İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle dedi:
3- Gerçeği söylüyorum size, çocuklar gibi olmazsanız, çocuklar gibi davranmazsanız çıkamazsınız Tanrı katına;
4- İşte kim bu çocuk kadar çocuklaşırsa o daha yakın olacaktır Tanrı katına."
O halde, bizlere dayatmada bulunanlar, birilerine "özgürlük" getirmek adına yola çıkanlar, Hıristiyanlık adına savaşa çıkanlar baksınlar bakalım, kitapları ne diyor! O kitapta, insanları ahlâksızlığa iterek, ahlâksızca davranışlarda bulunun demiyor! İnsan onurunu ve insanlığın özü olan ahlâkı kutsal mekanlarda söylenildiğinin ve ahlâk dersi öğretenlerinin öğrettiğinin tersine bir girişimde bulunun demiyor! Bu yapılanların, aslında gerçek anlamda bir AHLÂKSIZLIK olduğunu gizlemek ve üzerini örtmek isteyenlere ise, her şeye rağmen insanların hâlâ birbirlerini SEVDİKLERİ ve birbirlerine ACIMALARI yüzünden var oldukları, gerçeğini buradan hatırlatmak isterim!
Sevgi ve saygılarımla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder