"Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. " ATATÜRK
*
*
Zengin kültüre sahip bir ulusun çocuklarıyız. Köklü bir geçmişe sahip olan bu topraklar, aynı zamanda bünyesinde merhameti de barındırmaktadır. Bu toprağın insanları, öyle sıradan ruhsuz insanlar değil; merhametin destanını yazmış insanlardır! Tarih süreci içerisinde yaşadığımız bin bir oyunlarla birlikte bizleri ayrıştırarak, birbirimize düşürmeye çalışanlar, bugün de bu planın uygulaması içerisindeler. Unutulmasın ki dün olduğu gibi bugün de bu millet, silkinişlerle birlikte DİRİLİŞİ de gerçekleştirerek ayakta kalmasını bilecektir. Zira biz, Yunus’un, Mevlânâ’nın Hacı Bektaş-ı Veli'nin yetiştiği toprakların çocuklarıyız! Topraklarımızın altında gönül insanlarımız var! Canlarını hiç tereddütsüz bu topraklar için verenler var! Kısaca severiz biz yaratılanı, yaratandan ötürü!
*
*****
*
Tarihten bu yana dış güçlerin üzerimizde oynadıkları ve bizleri içten yıkarak, gerçekleştirdikleri şey; aramıza nifak sokarak ayrıştırmaktır. Bu noktada da zayıf yanlarımızı yakalayarak, oradan vurmak olmuştur. İşte yine aynı oyun, sahneye konulmak istenmektedir. Bir bakalım nedir o oyunların maskeleşmiş durumları; "İslâmcı, Atatürkçü, solcu, sağcı, Türk, Kürt, Sünni, Alevi..." Buyrun bakalım, içerisinden seç seç beğen al. Bunları ayırabilir miyiz? Asla. Çünkü biz hepsiyiz! Biz bir bütünüz ve kardeşiz. Kim derki, bir diğeri ben değilim! Hayır diyemez! Zira ben, hem Atatürk'üm, hem Elhamdülillâh Müslümanım, hem sağcıyım, hem de solcuyum. Bunlar bizi ayrıştıramaz! Biz Mustafa Kemal'in, Kanunî Sultan Süleyman'ın, Fatih Sultan Mehmet'in çocukları ve askerleriyiz! O yüzdendir ki, bizler çok gururlu ve şanlı bir geçmişe sahibiz! Bu geçmişi silmek, unutturmak, yok saydırmak isteyenler; dün olduğu gibi bugün de olacaktır. İşte şimdi bunu yaşayarak görüyoruz. Ama asla bu ayrışmaya izin vermeyeceğiz! Kendimizi ezdirmeyeceğiz! Gururumuzu teslim etmeyeceğiz! Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz! Evet, birileri bizi kandırmaya çalışıyor olabilir, bizim beynimizi çalabilir; ama ruhumuzu asla ele geçiremeyecekler! Çünkü gerçekten bu topraklar buna izin vermeyecektir. Tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi!..
*
*****
*
Bu topraklar üzerindeki çeşitliliği bizler ayrıştırıcı olarak değil, zenginlik olarak görmekteyiz. Bu denli hoşgörü içerisinde yaşamanın bizlere verdiği güzellikleri hayatımızın her alanında görmekteyiz. Mesela mı? Bakınız, yediğimiz yemeklerden tutun, beraberce kutladığımız ve eğlendiğimiz çok özel günler bunların birer örneğidir. Bir pilav günü gerçeği, tüm Anadolu'da gelenek haline gelmiştir. Bu bağlamda geleneksel bir dizi günlerimiz vardır. Kadercidir bizim insanımız; çünkü bu eşi bulunmaz cennet toprakların kıymetini iyi bilmektedir. Bir o kadar da bu toprakların kendisine kolayca ulaşmanın bir bedeli olacağını kabul etmiştir. Yeri geldiğinde doğanın sert duruşuna da şükrederek boyun eğmeyi bilir. Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun hikayeleriyle destanlarımızı yaratan Anadolu insanımızın yiğitliği, cömertliği ile bir o kadar da dertlerinin mayasıyla yoğrulmuş ve coğrafyasının sertliği karşısında nasırlaşmış elleri, yorgun bedenlerine karşın o güleç yüzleriyle aza kanaat etmesini de çok iyi bilmektedir.
*
*****
*
İşte bu cennet vatanın asırlarca üzerinde yaşamış, bu güzel insanımızın sergilediği, yaşananlara şükretme anlayışı, şartları ne olursa olsun, karınca kararınca çevresine yararlı olmaya çalışmış ve adamış mutlu yüzler "İslâmcı, Atatürkçü, solcu, sağcı, Türk, Kürt, Sünni, Alevi" vs. diye ayrıştırılmak istenilen insanlarımızdır. O halde, Anadolu'nun tüm canlılığı ve bereketi ile birlikte tertemiz saflığıyla bezenmiş insanlarımızı ayırmak, ayrıştırmak kimin haddine?!
*
*****
*
Tarihten bu yana dış güçlerin üzerimizde oynadıkları ve bizleri içten yıkarak, gerçekleştirdikleri şey; aramıza nifak sokarak ayrıştırmaktır. Bu noktada da zayıf yanlarımızı yakalayarak, oradan vurmak olmuştur. İşte yine aynı oyun, sahneye konulmak istenmektedir. Bir bakalım nedir o oyunların maskeleşmiş durumları; "İslâmcı, Atatürkçü, solcu, sağcı, Türk, Kürt, Sünni, Alevi..." Buyrun bakalım, içerisinden seç seç beğen al. Bunları ayırabilir miyiz? Asla. Çünkü biz hepsiyiz! Biz bir bütünüz ve kardeşiz. Kim derki, bir diğeri ben değilim! Hayır diyemez! Zira ben, hem Atatürk'üm, hem Elhamdülillâh Müslümanım, hem sağcıyım, hem de solcuyum. Bunlar bizi ayrıştıramaz! Biz Mustafa Kemal'in, Kanunî Sultan Süleyman'ın, Fatih Sultan Mehmet'in çocukları ve askerleriyiz! O yüzdendir ki, bizler çok gururlu ve şanlı bir geçmişe sahibiz! Bu geçmişi silmek, unutturmak, yok saydırmak isteyenler; dün olduğu gibi bugün de olacaktır. İşte şimdi bunu yaşayarak görüyoruz. Ama asla bu ayrışmaya izin vermeyeceğiz! Kendimizi ezdirmeyeceğiz! Gururumuzu teslim etmeyeceğiz! Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz! Evet, birileri bizi kandırmaya çalışıyor olabilir, bizim beynimizi çalabilir; ama ruhumuzu asla ele geçiremeyecekler! Çünkü gerçekten bu topraklar buna izin vermeyecektir. Tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi!..
*
*****
*
Bu topraklar üzerindeki çeşitliliği bizler ayrıştırıcı olarak değil, zenginlik olarak görmekteyiz. Bu denli hoşgörü içerisinde yaşamanın bizlere verdiği güzellikleri hayatımızın her alanında görmekteyiz. Mesela mı? Bakınız, yediğimiz yemeklerden tutun, beraberce kutladığımız ve eğlendiğimiz çok özel günler bunların birer örneğidir. Bir pilav günü gerçeği, tüm Anadolu'da gelenek haline gelmiştir. Bu bağlamda geleneksel bir dizi günlerimiz vardır. Kadercidir bizim insanımız; çünkü bu eşi bulunmaz cennet toprakların kıymetini iyi bilmektedir. Bir o kadar da bu toprakların kendisine kolayca ulaşmanın bir bedeli olacağını kabul etmiştir. Yeri geldiğinde doğanın sert duruşuna da şükrederek boyun eğmeyi bilir. Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun hikayeleriyle destanlarımızı yaratan Anadolu insanımızın yiğitliği, cömertliği ile bir o kadar da dertlerinin mayasıyla yoğrulmuş ve coğrafyasının sertliği karşısında nasırlaşmış elleri, yorgun bedenlerine karşın o güleç yüzleriyle aza kanaat etmesini de çok iyi bilmektedir.
*
*****
*
İşte bu cennet vatanın asırlarca üzerinde yaşamış, bu güzel insanımızın sergilediği, yaşananlara şükretme anlayışı, şartları ne olursa olsun, karınca kararınca çevresine yararlı olmaya çalışmış ve adamış mutlu yüzler "İslâmcı, Atatürkçü, solcu, sağcı, Türk, Kürt, Sünni, Alevi" vs. diye ayrıştırılmak istenilen insanlarımızdır. O halde, Anadolu'nun tüm canlılığı ve bereketi ile birlikte tertemiz saflığıyla bezenmiş insanlarımızı ayırmak, ayrıştırmak kimin haddine?!
Sevgi ve saygılarımla!
Merhaba hocam yine harika bir yazı yazmışsınız.Ellerinize sağlık bizler kardeşiz ayrım yapmaksızın ve herkesi çok seviyoruz.Yaratılanı seviyoruz,Yaratandan ötürü... saygılarımla dilek doğru
YanıtlaSil