"Katolik Kilisesinin İspanya'nın başkenti Madrid'de 16-21 Ağustos tarihlerinde organize ettiği ve yarın Papa 16. Benediktus'un da katılacağı ''Dünya Gençlik Günleri'' için İspanyol hükümetinin kamu bütçesinden yaptığı 25 milyon avroya yakın harcamayı protesto etmek için yaklaşık 5 bin kişi Madrid'in merkezinde gösteri yaptı.
Protesto eden "laik gruplar ise ''Burası Papa'nın evi değil'', ''Laik devlet'', ''Daha az din daha fazla eğitim'', ''Tanrı'ya evet kiliseye hayır'' diye bağırdı.
Gösteri boyunca açılan pankartlarda da, ''Buna demokrasi diyorlar ama değil'', ''Vatikan'ı kapatın. Papa'ya hayır'', ''Hristiyanlara evet Vatikan'a hayır'', ''Benim vergilerimle Papa'ya hayır'' şeklinde ifadeler dikkat çekti."17.08.2011
"İnsan sürekli olarak kutsallar kullanılarak aldatılmaya açık bir varlıktır. Bu bağlamda, ortaçağ feodalizm en yakın örnektir ki, kilise vahşeti "haçlı Emperyalizmini üretmiştir."
Emperyalizm, bu pratikte görmüştür ki, din olgusu "kitleler üzerinde egemenleşecek sömürü odaklarının" en önemli silahıdır." Eren ERDEM, Abdestli Kapitalizm
Tolstoy, konu üzerinden düşüncelerini yazmış olduğu bir hikayede, durumu şöyle anlatıyor:
İnsanlar, birisinin kendisini soymasına ses çıkarmıyorlar. Soyguncunun rahat rahat insanları soyabilmesi için onun kiliseye gitmesi, başına bir şapka geçirmesi vücudunu zeytin yağı ile yağlaması. Tanrı ve İsa adına yağlanan bu adamı kutsal kişi ilan edilmesi. Böylece kutsal sayılan bu soyguncu insanları istediği gibi soyuyor.
Tabii bu işi yalnız yapmıyor, yardımcıları, yardımcılarının yardımcıları halkı soymada ona yardım ediyorlar. Ayrıca kimi yerlerde, çalışmayan azınlık, yasalar çıkararak, yağlanmadan da çalışan çoğunluğu soyabiliyor. Böylece soygunculuk tıpkı yağlananların ülkesinde olduğu gibi, yağlanmayanların ülkesinde de sürüp gidiyor.
Yaygın olarak soyulanlar vergiler, özellikle de aracısız vergiler yüzünden soyguncuların yüzlerini görmüyorlar. Hıristiyan milletler yalnızca kendi adamlarını soymakla kalmayıp bir sürü yöntemlerle, özellikle de Hıristiyanlığı yaymak bahanesiyle, bütün yabancı milletleri soyuyorlar. Şimdi bu yeni yöntem, kamu ve devlet borçları sistemi sayesinde daha yaygın bir duruma geliyor.
Şimdi yalnızca yaşayan insanlar değil, gelecek nesiller de soyuluyor. Bu soyguncular kutsal kişiler olduğu ve insanlar onlara karşı gelmeyi göze alamadıkları için bu yöntem daha sürekli ve kalıcı oluyor. Baş soyguncu bir defa zeytinyağı ile kalıcı oluyor. Baş soyguncu bir defa zeytinyağı ile yağlandı mı insanları istediği zaman, istediği kadar soyabiliyor.
Bu arada DHA'nın haberine göre;
"16 Nisan 1927’de babasının yoksulluktan kurtulmanın tek yolunun manastır olduğunu söylemesi üzerine manastıra giren -ve "84 yıldır dışarıya çıkmayan"- rahibe Teresita, Cuma günü Papa’yı dinlemek üzere Madrid’e yapacağı yolculuk sırasında dünyayı görüp kötülüklerden etkilenmemek için gözlerini kapalı tutacak."
Tolstoy'un konu üzerindeki görüşlerine izninizle devam edelim:
"-"Kilise" dediğinde ne biçim şey?
-Kilise, yalanları Tanrı'ya doğrulatan kurumun aklıdır. Bu işi Tanrı'ya dayanarak ve, "Tanrım bu şey doğrudur" diyerek yapar. Kilisenin en büyük özelliği yanılmaz olarak kabul edilmesidir. Kiliseye mensup insanlar da kendilerini yanılmaz gördüğü için ne kadar hata ederse etsin bunda diretirler.
Kilise, Tanrı'nın kitabını doğru olarak anlamasının, Tanrı'nın seçtiği insanların söylediklerine uymakla mümkün olacağı düşüncesinden doğmuştur. Seçkin olduğunu iddia eden bu grup zamanla yetkilerini başka bir gruba devreder. Böylece bu grup da seçkin olmuş olur. Tanrı'nın kitabını sözde sadece bu insanlar doğru anlar. Bunun böyle olduğuna hem kendileri, hem de başkaları inanır. Bu işi Tanrı'dan devraldıklarını söylerler."
"Onlar kendilerini Tanrı kitabının biricik yorumcuları görüyor, insanları da buna inandırıyor, böylece insanların kaderini belirleyen en yüce kurum oluyorlar."
Ve...
"Ziyaret dolayısıyla Madrid’e gelecek dindarlar için kentin hemen dışında 48 futbol sahası büyüklüğünde bir alan açıldı.
Papa’yı görmek isteyen milyonlarca Hıristiyan’ın çadırlar kurarak beklediği alana ayrıca günah çıkarma kabinleri kuruldu. 200 kabinde 30 ayrı ülkeden, 30 farklı dil konuşan yüzlerce rahip günah çıkaracak." DHA
Anlayacağınız, ruhban sınıfı Hıristiyanlar bu vesileyle "GÜNAH ÇIKARMA"yı da ihmal etmedi...
Demem o ki...
Kilise dinini İslam dini içerisine yerleştirmeye çalışanlara...
De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız." Âl-i İmrân Sûresi, 64. Ayet
Sevgi ve saygılarımla!
"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder