18 Mayıs 2009 Pazartesi

Güneş Kuzeyden Doğmuştu!














*
*
*
*
***
"TÜRKİYE!.. ATATÜRK’Ü ALLAH’A BORÇLUSUN. GERİYE KALAN HER ŞEYİ DE ATATÜRK’E…''
*
Yıl 1919; herşeyi istedikleri gibi gidiyor sanan emperyalist güçlerin oyununu bozan ve makus talihimizi yıkarak mazlum milletlere örnek teşkil eden, Kurtuluş Savaşı ve mimarı Mustafa Kemal ATATÜRK; üzerimize bir güneş gibi doğarak, karanlığı aydınlığa çevirdi!
*
*****
*
Mustafa Kemal Atatürk, "Ülkenin genel durum ve görünüşü"nü şöyle anlatıyor:
1919 yılı Mayısının On dokuzuncu Günü Samsun'a çıktım. Ülkenin Genel Durum ve Görünüşü Şöyleydi: Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya savaşı'nda yenilmiş. Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış, Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda, Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat, Hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceği hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız, padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
*
****
*
Ordunun elinde silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilâf Devletleri, Ateşkes Antlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da, Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, itilâf Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor.
NUTUK / Yakamoz Yayınları
*
*****
*
Evet memleketimizin durumu böyleydi. Osmanlı "hasta adam" olarak nitelendi. Ardından her alanda zayıflatılan koca imparatorluk içte ve dışta sürdürülen ihanetlerle, aldatmacalarla nihayet millet perişan duruma düşürüldü. Ordusu terhis edilmiş, silahları elinden alınmış, posta, telefon ve telgraf denetimi itilâf devletlerine bırakılmış, liman, tersaneler, demiryolları vs. kontrolleri düşmanlara bırakılmış bir millet; artık tamamen tükenmiş durumdaydı! En nihayetinde İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ordusu tarafından güzel ülkemiz, bir bir işgal edilmeye başlandı. İşgal İstanbul Hükümeti tarafından halka gösterilmemeye çalışılsa da, ilk kurşun Hasan Tahsin (Osman Nevres) tarafından Yunan askerine "Yaşasın ulusumuz!" çığlığıyla atıldı!
*
*****
*
"Asker, sivil yüzlerce Türk'ün, "Zito Venizelos" diye bağırtılarak, süngülerle itip kakılarak, antrepolara, zindanlara ve gemi ambarlarına doğru götürüldüğünü gördükçe, dayanamadı. Kordon boyunda kilise çanları çalarken, ülkesinin işgalini seyreden zavallı kalabalıkları birdenbire yardı ve Yunan müfrezelerinin karşısına atladı:"Yaşasın ulusumuz!"Aynı anda, birkaç el tabanca sesi duyuldu. Yunan Efzun Alayının en önde yürüyen sancaktarı yere yığıldı. Ardından yanındaki.İlk panik atlatılınca, ateş edenin tek kişi olduğunu gören işgalciler, Osman Nevres'e peş peşe kurşun yağdırmaya başladı. Elindeki tabancanın mermileri biten gazeteci Nevres, o anda şehit düştü. Yunanlılar hırsını alamamış, yerde cansız yatan 30 yaşındaki genç gazeteciyi süngülemeye başlamıştı." İşgal ve Direniş / Hulki CEVİZOĞLU
*
*****
*
Yedi düvele meydan okuyarak ve kanla çizdiğimiz bu vatan topraklarının her karışı şehit kanıyla sulanmıştır.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a giderken Bandırma Vapuru İngilizler tarafından tepeden tırnağa aranmıştır. Bunun üzerine;
"Mustafa Kemal güvertede arkadaşlarına döndü ve "Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu'ya ne silâh, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz!" dedi."
"Bandırma Vapuru'ndaki genç subaylardan Kurmay Binbaşı Hüsrev'e (Gerede) göre ise Mustafa Kemal, "Budala herifler bizim silah, cephâne değil, kafa götürdüğümüzü bilmiyorlar mı?" dedi." İşgal ve Direniş / Hulki CEVİZOĞLU
*
*****
*
İşte "o kafa" ve "o beyin" Mustafa Kemal ATATÜRK'ten başkası değildi! Yepyeni bir devletin temellerini atarak, yıkılmış Osmanlı'nın küllerinden modern ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran Deha ATATÜRK'e hepimiz minnet ve şükran borçluyuz! Bu vesileyle, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı tüm ulusumuza kutlu ve mutlu olsun!
Sevgi ve saygılarımla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder