Tüm basın yayın organlarına şöyle günlük göz attığımızda karşımıza hiç kesintisiz haberler arasında futbol çıktığını görüyoruz. Televizyon, gazete haberlerinin ana haber bülteni gibi flaş haber, alt yazı haberleri, özel demeçler, yorumlar vs. vs. Herşeyi bir yere kadar anlıyorum da, üst manşetten geçen ve hem de ayrı ayrı başlıklarla, üstelik de ülke ve dünya gündemi ne olursa olsun, her şekilde yer alabilmesi gerçekten insanın zihnini bulandırıyor. Bu durumda da futbolun aslında insanları kitlesel oyalamaktan başka bir şey olamayacağı konusunda, kesin kanaat getirmesi kaçınılmaz oluyor. Mesela, değerli bir yorumcu, konu üzerinde şu şekilde ifade kullanmıştı; "Anadolu'nun ücra köyünde, bir yerel televizyonun alt manşeti aralıksız Orlando Basketbol takımının maç sonuçlarını insanlara duyurmakta olduğunu hayretlerle gördüm" diyor. Vallahi haksız da değil! Zira Amerika'nın falanca basketbol takımı Anadolu halkını ne ilgilendiriyor? Üstelik saat başı geçecek kadar haber (!) niteliği taşıması gayretleri de, bir o kadar düşündürücü değil mi?
*
*****
*
O halde, burada olduğu üzere bizlerin kafasını karıştırmakta, aklımızı bir yerlerde sabitlemekte ustaca kullanılan yöntemlerden birisi de futbol. Bunun aslında tarihten beri süregelen bir kitlesel oyalama aracı olarak görüldüğü kesin. Zira, köleliğin hüküm sürdüğü eski Roma imparatorluğunda kentli yoksul sınıfları oyalamak için, gladyatörleri dövüştürdükleri arenalar inşa ettiren köle sahipleri; futbolun daha etkili bir araç olabileceğini henüz keşfedememişlerdi. İşte günümüzde ise futbol harika bir malzeme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şekilde insanların aidiyet duygusunu güçlendirmenin yanında, Türkiye’de genç-yaşlı, erkek-kadın, yoksul-zengin ayrımı yapılmaksızın her türden insan, gün geçtikçe artan sosyal, ekonomik sorunları, ülkede derinleşen kültürel bunalımı, bir futbol karşılaşmasında alınan galibiyetle bir anda unutabilmektedir. Yine günümüz toplumlarında, ekonomik kaygıların herşeyin önüne geçtiği düşünülürse, futbolun da yine bu sektörden para kazanan insanların ekonomik menfaatlerini artırmak için desteklendiği gerçeği de gözardı edilmese gerek herhalde.
*
*****
*
Bakınız, "Portekiz’in diktatörü Antonio Salazar, “Ben, Portekiz’i 38 yıl süreyle, 3 F, yani Fatıma (örgütlü din), Fiesta (şölen) ve Futbol’la yönettim!’’ demişti. “Bana 200 bin kişilik bir uyku tulumu yapın!” diyen İspanya’nın eli kanlı diktatörü Francisco Franco’nun bu buyruğu, ortaya Falanjistler’in takımı Real Madrid’in ünlü Bernabeau Stadı’nı çıkarmıştı. Bu samimi itiraflar toz duman arasında görünmeyenleri anlatmaya yetiyor herhalde." Demek oluyor ki, yaşadığımız bu gelişmeler aslında hiç de öyle sıradan olaylar değil! Bu durumun, insanların masumca spor tutkularını ve zevklerini ortaya çıkaracak boyutta, kendi halinde bir gelişme olmadığı çok net ortada!
*
*****
*
Evet; futbol her ne kadar bir spor olarak bilinse de, aslında arkasında pek çok nedenler yatmakta olduğu herkes tarafından bilinemeyen bir gerçektir. Zira yine kapitalizmin elinde kirlenen bir araç olarak da görebiliriz. Tüm bunların ışığında herşeye rağmen sporun biz insanlara faydalı olmasını dilemekten başka söyleyecek çok söz olmadığı kanaati taşımaktayım. Futbola bir spor olarak bakmalı ve bu durumda da kitlelerin sağlıklı yaşamasına, fiziksel gelişimine ve ruhsal disiplinine hizmet etmelidir. Yani buradan yola çıkarak, yapılacak en güzel değerlendirme; futbolu bu şekilde anlamaktan başka çıkar yolu olmadığı yönündedir, diye düşünüyorum.
*
*****
*
O halde, burada olduğu üzere bizlerin kafasını karıştırmakta, aklımızı bir yerlerde sabitlemekte ustaca kullanılan yöntemlerden birisi de futbol. Bunun aslında tarihten beri süregelen bir kitlesel oyalama aracı olarak görüldüğü kesin. Zira, köleliğin hüküm sürdüğü eski Roma imparatorluğunda kentli yoksul sınıfları oyalamak için, gladyatörleri dövüştürdükleri arenalar inşa ettiren köle sahipleri; futbolun daha etkili bir araç olabileceğini henüz keşfedememişlerdi. İşte günümüzde ise futbol harika bir malzeme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şekilde insanların aidiyet duygusunu güçlendirmenin yanında, Türkiye’de genç-yaşlı, erkek-kadın, yoksul-zengin ayrımı yapılmaksızın her türden insan, gün geçtikçe artan sosyal, ekonomik sorunları, ülkede derinleşen kültürel bunalımı, bir futbol karşılaşmasında alınan galibiyetle bir anda unutabilmektedir. Yine günümüz toplumlarında, ekonomik kaygıların herşeyin önüne geçtiği düşünülürse, futbolun da yine bu sektörden para kazanan insanların ekonomik menfaatlerini artırmak için desteklendiği gerçeği de gözardı edilmese gerek herhalde.
*
*****
*
Bakınız, "Portekiz’in diktatörü Antonio Salazar, “Ben, Portekiz’i 38 yıl süreyle, 3 F, yani Fatıma (örgütlü din), Fiesta (şölen) ve Futbol’la yönettim!’’ demişti. “Bana 200 bin kişilik bir uyku tulumu yapın!” diyen İspanya’nın eli kanlı diktatörü Francisco Franco’nun bu buyruğu, ortaya Falanjistler’in takımı Real Madrid’in ünlü Bernabeau Stadı’nı çıkarmıştı. Bu samimi itiraflar toz duman arasında görünmeyenleri anlatmaya yetiyor herhalde." Demek oluyor ki, yaşadığımız bu gelişmeler aslında hiç de öyle sıradan olaylar değil! Bu durumun, insanların masumca spor tutkularını ve zevklerini ortaya çıkaracak boyutta, kendi halinde bir gelişme olmadığı çok net ortada!
*
*****
*
Evet; futbol her ne kadar bir spor olarak bilinse de, aslında arkasında pek çok nedenler yatmakta olduğu herkes tarafından bilinemeyen bir gerçektir. Zira yine kapitalizmin elinde kirlenen bir araç olarak da görebiliriz. Tüm bunların ışığında herşeye rağmen sporun biz insanlara faydalı olmasını dilemekten başka söyleyecek çok söz olmadığı kanaati taşımaktayım. Futbola bir spor olarak bakmalı ve bu durumda da kitlelerin sağlıklı yaşamasına, fiziksel gelişimine ve ruhsal disiplinine hizmet etmelidir. Yani buradan yola çıkarak, yapılacak en güzel değerlendirme; futbolu bu şekilde anlamaktan başka çıkar yolu olmadığı yönündedir, diye düşünüyorum.
Sevgi ve saygılarımla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder