6 Kasım 2008 Perşembe

Obama; "Rüya Gerçek Oldu!" Diyor...











Amerika, başkanını seçti. Amerika çok yakın bir tarihe kadar siyahların varlığını kabul etmeyen, köle anlayışıyla baktığı ırkdan bir kişiyi başkanlığa getirmekle, eski büyükelçi Ross Wilson'un dediği üzere gerçekten"amerikan mucizesi" mi oldu dersiniz? Belki öyle bakılabilir; ancak "mucize" diyebilmek için tabiat üstü veya insanın aklının alamıyacağı bir şey olması gerekiyor. Oysa olağanüstü olarak görülen ve bu olağan dışı gösterilen olayın aslında ince bir plan olduğu aşikar.


Evet, büyük Atatürk'ün de"İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzünülecek bir sistemdir. " ifade ettiği üzere; ülkelere demokrasi getireceğim diye tepelerine binip, sonra da insanları birbirine kırdıran Amerika; dikkatleri dağıtarak, görüntü yenilemeye çalışıyor. Öyle ki, bu görüntü Amerika için bir mucize niteliği taşımalı. İşte nasıl desem, Amerika günah çıkarmaya çalışıyor. Amerika tüm dünyanın tepkisini çeken bir ülke olmaktan çıkmak istiyor! Amerika kapitalist erimenin içinden karlı bir şekilde sıyrılmak istiyor! Amerika, yine sömürüsünü kimseye kaptırmadan zenginliklerin üstüne bir kara bulut gibi çökmek istiyor! Evet Amerika yine tek süper güç olabilmek için hani şu "kurtarıcı ve iyi adam" rolüne tekrar dönme arzusu içinde. Yani kısacası iç ve dış kamuoyuna zenci bir kişiyi başkan seçerek kötü imajını yine sahtekarca silmek peşinde!!! Bu arada da başka bir düşünce ve plan çerçevesinde Afrika'ya ve müslümanlara da göz kırpmayı ihmal etimiyor. Zira, kirli ve zalim yüzü çok ayyuka çıktı!

Başka bir açıdan daha bakalım; Amerika Halkı artık savaş istemiyor. İnsanlar binlerce kilometre uzaklara ne için savaştıklarını dahi bilmeden çocuklarının, yakınlarının ölmesini istemiyor! Maliyeti her açıdan hızla büyüyen bu dava aslında küresel kraliyetin amaçlarına hizmet olduğunu ve bu savaşın Amerika halkı için olmadığını artık herkes çok iyi biliyor! İşte bu yüzden düşünülen, dünyanın da ihtiyacı gibi sunularak bir değişim rüzgarı estirmeden yana başkan "mucize"sini sanırım böyle algılamak gerekiyor.


ABD'nin askeri yığınak yerine eskiden olduğu gibi kültürüne ve eğitimine ağırlık vereceğini söyleyen OBAMA aynı zamanda Irak'dan çekilme dengelerinin oluşumuyla olacağını ifade etmiştir; ki buradan söylenildiği üzere daha yumuşak bir yaklaşımla Irak'dan askerlerini çekebileceğini hiç zannetmiyorum. Zira bir gerçek var ki Amerika dış politikasında kim gelirse gelsin sapma olmaz. Ancak çıkarları neyi gözetiyorsa o doğrultuda hedeflerine ilerlemeyi ilke edinmişlerdir. Nitekim Bu bölge için planlar 50 - 100 yıl önceden hesaplanmıştır. Yani rastgele girişim olmadığı gerçeğini hiç aklımızdan çıkrmamak gerekiyor. O halde bizlerin de çok dikkatli ve temkinli hareket etmemiz gerekiyor. Öyle Kenya'nın bayram havasında izlediği gibi olayları değerlendirmek bence büyük bir saflık olur! Buradan Obama'nın kapalı bir kutu olduğunu çok iyi görmemiz gerekiyor. Obama herşeyden önce bir Amerikalı ve bu doğrultuda eğitim almıştır. Ondan ötesi tamamiyle bir hayal ürünüdür!
*****
Bu arada Amerika'da hızla etkisini gösteren krizin ekonomik hayatı yeniden canlandırabilmek için Ataürk'ün devletçilik politikası izlenme yolu çoktan seçildi bile. Bizlere gelince ulus anlayışını terketmemiz yönünde talimatlar verenler kendilerine gelince durum tam tersi olmaktadır. Atatürk'e her fırsatta saldırarak bizlere üstü kapalı mesajlar vermeye çalışan Amerika, acaba bunu neden yapıyor diye bir düşünmemiz gerekiyor! Yoksa bizi çok seviyor, yüce dinimizi korumaya mı soyundu dersiniz? O halde öyle bir niyetleri varsa bir an evvel müslüman kıyımına derhal bir son verip, mesela Fuller ilk adımı atarak müslüman olsun! Ondan sonra Atatürk'ün dinimize nasıl baktığını bize anlatmaya kalksın! Sonra bizler bu kişilerin anlatımıyla Atatürk'ü ve dinimizi değerlendirecek değiliz! Onlar kendilerine bir baksınlar; ahlakın tamamen bittiği ve bunun arayışı içerisine giren kitlelerin içi boşalmış bir haç etrafına sarılmayı sorgulasın ve sorgulatsınlar!

Ahlaken ve siyaseten yerlerde sürünen Amerika; herşeye rağmen OBAMA'nın seçilmesiyle tüm dünyaya gerçekten bir moral olmasını umut ediyorum. Tabii ki, şu gerçeği unutmadan; OBAMA sadece ve sadece Amerikan halkının BAŞKANIDIR!!! Yani bizlerin değil! Tüm bu gelişmeleri çok dikkatle takip ederek değerlendirmeyi aziz milletimizin dikkatlerine bir bakış açısı olarak sunmak istedim. Sevgi ve saygılarımla!

3 yorum:

  1. Mustafa BALBAY'ın bu anlamlı yazısını okumaktan büyük keyif aldım. İlgilerinize, saygılarımla!







    Mustafa Balbay - Gündem

    Kenya Toprakları Kimin?..
    Afrika’nın Uçlarında kitabını yazarken, beni en çok kölelikle ilgili araştırmalar etkilemişti. O an bir kez daha şu sözü anımsamıştım:

    Öyküleri avcılar yazdığı sürece, kaybeden hep aslanlar olacaktır!

    Bu söz, tarih yazımına da uyarlanabilir...




    Afrika’nın tarihini hep beyaz adam yazdığı sürece, bu kıta üzerindeki savaşlarda haklı olan ister istemez hep onlar olacak...

    Peşrevi kısa tutalım, ABD’nin yeni başkanı Barack Hüseyin Obama’nın atayurdu Kenya’nın kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyatta’nın şu sözünü anımsatalım:

    “Beyazlar geldiğinde onların elinde İncil, bizimse topraklarımız vardı. Zamanla bize gözlerimizi kapatarak dua etmesini öğrettiler. Bir süre sonra gözlerimi açtığımızda baktık ki; İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımızsa beyazların olmuştu.”

    Kenyatta’nın anlatımı, dinin, küresel politikalara nasıl alet edilebildiğini, sömürgeciliğin-emperyalizmin hedefine ulaşmak için her türlü değeri nasıl da ustaca kullandığını gösteren en güzel örneklerden biridir.

    ***

    Afrika’nın gerçek tarihini bilmeden, insanlığın çizgisini bütün hatlarıyla göremeyiz. Bu konuda en kapsamlı çalışmayı yapanların başında Türkkaya Ataöv geliyor.

    Kenya’da beyaz adam toprakları ele geçirdikten sonra doğal olarak iliğine kadar yararlanmaya çalıştı. Kenya, Afrika’nın en verimli topraklarına sahip. Örneğin yeryüzünde bilinen tıbbi bitkilerin yaklaşık 3 bin kadarı bu topraklarda yetişiyor.

    Kenyalılar biraz uyanıp beyaz adama “Ülkeyi biz yönetmek istiyoruz” deyince, beyaz adam çare üretmeye girişmiş. Başarmış da!

    Demiş ki:

    - Ülke yönetimi sizin olsun, ama toprakları bize kiralayın. Sizin teknolojik birikiminiz de yetersiz, toprakları iyi işleyemezsiniz. Kiranın karşılığını da veririz...

    Kenyalılar düşünmüşler taşınmışlar, sonuçta kabul etmişler.

    Beyaz adam kira süresiyle ilgili küçük bir istekte bulunmuş:

    - 999 yıl kadar bende dursun...

    Bugün Kenya yönetimi Kenyalıların ama, toprakların kullanımı büyük ölçüde beyazların...

    Tıpkı siyah lider, ulusal kurtuluş hareketi önderi ve halen devlet başkanlığı görevini yürüten Mugabe’nin ülkesi, Zimbabve gibi!

    ***

    Obama’nın zaferi nedense bunları çağrıştırdı bize!

    Bütün dünya öylesine büyük bir sevinç içinde ki, kendi ülkelerinde destekledikleri bir parti zafer kazansa ancak bu kadar sevinirlerdi.

    Ancak Amerikan politikalarının rengi sadece “ten rengiyle” sınırlı değil.

    Obama’nın başkanlık koltuğuna gelirken verdiği sözlerden Türkiye’yi de ilgilendiren ikisini dün anımsattık. Yeni başkanın vaatleri sık sık birbiriyle çelişecek. Sonuçta şu sorunun yanıtını arayacak:

    Amerika’nın çıkarına en uygun olan hangisi?

    Buna göre karar verecek.

    Obama kimin başkanı?

    ABD’nin...

    Hangi ABD’nin?

    Bu da soru mu canım; tabii ki kendisinden önce görev yapan 43 cumhurbaşkanının yönettiği ABD’nin...

    Çarpıcı kölelik anlatımlarından biri şudur:

    Köleye sormuşlar; “Bir gün çok zengin olursan en çok ne istersin?”

    Köle şu yanıtı vermiş:

    “Çok kölem olsun isterdim...”

    Belki de ileride şu tür fıkralar üretilecek:

    Siyaha sormuşlar; “Bir gün Amerikan başkanı olursan en çok ne yapmak istersin?”

    Şu yanıtı vermiş:

    “Beyazların başka birini aramayacağı politikalar üretmek isterim!”

    ankcum@cumhuriyet.com.tr

    8 Kasım 2008 - Cumhuriyet

    YanıtlaSil
  2. YENİÇAĞ Gazetesi / 08.112001




    ABD; Bush döneminde zirveye çıkan vahşeti, başarılı bir halkla ilişkiler çalışması sonucu tüm dünyada estirmeyi başardığı Obama rüzgarı ve ‘ilk siyah başkan’ figürüyle unutturmaya çalışıyor.



    TÜm tarihi emperyalizm, kan, zulüm ve gözyaşıyla dolu ABD’nin Irak’ta, Afganistan’da hala sürdürdüğü işkence ve katliamları, Ebu Garib’de yaptıklarını hangi imaj operasyonu unutturabilir!




    * Amerika, Irak’ta 6.5 milyon çocuğu babasız bıraktı...



    * Yaklaşık 150 bin kadına tecavüz ve ve işkence edildi



    * 2.5 milyon kadın dul kaldı, 60 bini psikolojik tedavide

    YanıtlaSil
  3. Amerika bağımlılığımızın sona ermesi dileğiyle. Güzel bir yorum. Teşekkürler. Serkan Alpaslan

    YanıtlaSil