24 Ocak 2009 Cumartesi

HADİSE Bundan İbaret!..











"Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır." Atatürk
*
Bu yıl eurovision şarkı yarışmasına Hadise katılıyor. Katıldığı yarışmanın gereği, ülkesini Türkçe şarkı ile temsil etmek, herhalde yarışmaya ve onun içeriğine en uygun olanıdır. Zira bu yarışmanın en belirgin özelliği, ülkelerin kendi harsını dışarıya tanıtarak beğenisini kazanmak olsa gerek. Hatta bakınız; "EUROVİSİON" sözcüğünün anlamı bile Avrupa'nın görüntüsü anlamı taşımıyor mu? O halde burada temsil edilen ülkeler kendi özellikleri doğrultusunda görüntüye çıkıp yarışıyorlar. Olması gereken de bu olsa gerek. Anlayacağınız; HADİSE bundan ibaret.

*****

Eurovision şarkı yarışmasına katılmamızdaki amaç nedir? Türkiye'nin devlet ve millet kimliği ile uluslar arası arenada yer alarak, kendini ortaya koyması anlamı taşıyor. O halde, dil önemli değil diyen kesimin, savunduğu teze bir bakalım; "Bugün birçok Avrupa ülkesinde gençlerin ikinci dil olarak İngilizce’yi bilmesini ve popüler müziğin yaygınlığını öne sürüyor. İngilizce bir şarkının sözlerindeki anlaşılabilirlik, telafuzdaki kolaylık yarışmadaki şansını artıran en büyük etkenlerin başında geliyor." diye bir söylem geliştirmişler. Bir defa, "popüler müzik" diye önümüze sunulan ve hatta dayatılan şey, bir kültür emperyalizminin ta kendisidir. Böylelikle dil kıyımını da beraberinde getiren gizli bir hedeftir. Zira bu doğrultuda, çoğu yazılarımda belirttiğim gibi ülkemizin her alanında da, özellikle de büyük alışveriş merkezlerinde yabancı dilde müzik yayını şartı konulduğunu hiç duydunuz mu? Bu yöndeki tüm araştırmalarm, ne yazık ki beni bu düşünceye sevketti. Mağaza yetkililerine ve ya çalışanlarına "Niçin Türkçe müzik yayını yok?" sorusuna aldığım cevap, aynen şöyle oluyor; "bizim elimizde bir şey yok. Yayın genel merkezden yapılıyor. Biz de bu durumdan şikayetçiyiz; ama buna rağmen Türkçe müzik yayını YASAK!" Görüldüğü gibi demek ki, müzik de evrensellik diye çıktığımız bu düşünce sadece birer aldatmacadan ibaretmiş. O zaman da sinsice yürütülen bir politikanın ardından yayılan bu söylemler doğru değil!

*****

Bu arada milletlerin, kültürlerinin ve dillerinin kullanım haklarını şiddetle savunan (!) Batı; aslında bu söylemleriyle insanları etnik anlamda bölmeyi ve parçalamayı hedeflediği için bir yandan da evrensel tanımlama ile her alanda, çeşitli vesilelerle dilimizi tahrip etme peşinde. O zaman insana sormazlar mı, bu yapılanları nereye oturtalım? Bize niçin fısıltı gazetesi aracılığıyla illa da Eurovision Şarkı Yarışmasına İngilizce sözlü şarkıyla yarışmaya katılalım diye ısrarcı olunuyor? Biz bir devlet değil miyiz? Dilimiz Türkçe değil mi? Evet devletiz; ama ne fark eder Türkçe dışında bir dille yarışmaya katılsak, gibi ciddiyettten uzak fikirlere kulak verenlere bir sözüm olacak; Bu düşünceyi gidiniz Fransa gibi dilinden asla taviz vermeyen, ulusal çıkarlarını her alanda önde tutan, ülkeye söyleyin! Ve hemen anında hak ettiğiniz cevabı alınız! Bırakınız başka dilde ülkeleri tanıtan bir kimlikli yarışmaya katılmayı, kendilerine gelen yabancı turitlere, Fransızca dışında bir dille sorulan sorulara karşılık dahi vermiyorlar!!!

*****

Haa bu arada bu tutumu göstermeyen (kendi ana dillerinde şarkı söyleme gibi) bazı Avrupa ülkeleri de yok değil. Ancak bunlar çok önemli değil. Zira buradaki amaç, Türkiye'nin başka ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar anlamlı ve bir o kadar da birliğine her alanda saldırıda bulunan zihniyetlerce kuşatılma altına alınma gerçeğinin olmasıdır. Dolaysıyla da bu yarışmalar aracılığıyla ülke kimliğimizi zedeleyecek tavizleri bu şekilde aralıyorlar. İşte o zaman da behemehâl sözleri Türkçe olmak zorunda değil gibi tıpkı 2003 yılında yarışmaya ingilizce sözlerle katılan; "Sertab’ın “Everyway that I can” ile 28 yıl aradan sonra ülkemize getirdiği birincilik bile bu tartışmaları gölgeleyememiş, sonrasındaki yıllarda Türk Dil Kurumu ve bazı sanatçı, dilbilimci ve siyasiler başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri, yarışmanın bir şarkı yarışması olma niteliğini bir kenara bırakıp şarkının diline odaklanmışlardı." gibi olması gereken haklı çıkışları gözardı edecek savsatalarla halkımızın zihnini bulandırıp bu konudaki kafa karışıklığını bilinçli bir şekilde sürdürmeyi, asla ihmal etmedikleri gibi. Bugün İngilizce ile yarışmaya katılarak ne yazık ki, bir kez daha şu mesaj verilmek isteniyor; "Sizin gibi olacağız! Ve size hayranız! Zaten başka türlü de bizleri içinize almazsınız!"

*****

Hadise üzerinde yorumlar yapılmaya devam ederken, doğal olarak şarkı yarışmasının millî bilincin ve millî gururun ön plâna çıktığı gerçekle bakınız televizyon kanallarında nelere tanık oldum. Hadise'nin köyüne giden bir televizyon ekibi, akrabalarına konuk oluyor. İşte yapılan söyleşi arasında, gözüme ilişen bazı çarpıcı ifadeler oldu. Enkırmen hanım Hadise'nin henüz 15- 18 yaş arası yeğenlerine "Hadise gibi olmak ister miydiniz?" mealinde soruları oluyor. Tabi bu soru görsel anlamdaydı. Bu çocuklar saf ve tertemiz Anadolu insanlarımız. Hani yeni yetme cahil kasaba insanlarının hayallerini süsleyen "şaşalı hayat" ve televizyonlar aracılığıyla hedef gösterilen yaşam tarzı. Buyrunuz gösterilen işareti ve adresi! Oradan insanların ezilerek kimliklerinden soyutlanmasına itilecek kafa karmaşaları...

*****

Daha sonra dayısına yöneltilen bir soru da "Hadise'nin kıyafetine ne diyorsunuz?" gibi insanları tahrik eden ve bir anlamda da bizlerin kültürünün nasıl yozlaştığını hatırlatmak istercesine, belki ağlanacak halimize gülerizi ortaya koydu. Bakınız yaşlı amca nasıl yanıt verdi; "Pantalonu yırtıkmış..." Aslında kıssadan hisse!.. Buradan bir sözüm daha olacak. Bu şarkıyı dinlerken hem görsel hem de müzik itibariyle Latin Amerikalı şarkıcı Şakira aklıma geldi. Zira kılipde Şakira'yı taklit edercesine bir hava vardı. Gerek dili, gerekse görüntü ve algılamasıyla yani her şeyiyle bir taklit olan; ancak sanal anlamda Türkçe (!) ve Türk kimliğini (!) temsil etmeye soyunan yıllarca da Avrupa'nın kültürüyle beslenen Hadise sizce ne kadar bizi temsil ediyor? Bu temsiliyet olsa olsa bizlerin, ne kadar aşağılandığının ve Batı'ya olan hayranlığının "bir numarası" olacaktır!!!

*****

"Eurovision var oldukça ve Türkiye Eurovision’a katıldıkça dil tartışmalarının hiç sonlanmayacağı aşikar. Müziğin ve sanatın evrensel olduğu ve dili, dini, ideolojisi, ırkı olmadığı iddiası bakalım yerini bulacak mı?" sorularıyla bizlerin kimliğini yok etmeye çalışan kesimlere, "Kültürler evrensel değil", toplumlara ait bir gerçekliktir. Devletler ve milletler bu şekilde varlıklarını sürdürürler. Bu öz varlıklar insanların gururu ve onurudur! O halde bu yarışmada uluslar arası düzeyde olması itibariyle her bakımdan Türkiye Cumhuriyeti'ni ve milletini temsil etmektedir. Bakınız yarışma nasıl başlıyor; ülkeler bayrakları ve kültürlerini içeren kısa bir tanıtımla seyirciye ve ekranlara taşınıyor. Şimdi nasıl olur da, dilimizi yok sayarak, bizle alâkası olmayan İngilizce'yi kullanmaya kalkarız? Demek ki, ülkelerin özelliklerini temsil eden yarışmaya bayraklar, ulusal marşlar giriyorsa bırakınız da dillerin de bir önemi olsun! Hele ki, bu gibi yarışmaların gizli hedeflerinin el altından politika izlendiği gerçeğini de unutmamak gerekiyor. O zaman bu dayatma niye?! Söyleyeceğim şu ki, bırakın artık bu "evrensel" adı altında entellektüel (!) sloganları!!!

*****

Yarışma üzerinde izninizle bir de tahmin yürütmek istiyorum; muhtemelen bu yarışmada ilk üçe gireriz; ki bu sonuçtan gurur yerine utanç duyacağım kesin! Zira istedikleri kalıpla ve onlar gibi olduğumuzu (!) ispat edercesine bir görüntü içerisindeyiz! Dediklerini yapıyoruz! Eh, artık karşılığı da olur herhalde!..
Sevgi ve saygılarımla!

2 yorum:

  1. Burada asıl zarar görecek gençlik ve onu takip eden çocuklar. Gittikçe yok olan Türk kültürü ve dili ile bir zaman sonra aslını tamamen kaybetmiş olacaktır. yazılarını ilgiyle takip ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. yazılıarınızı ilgiyle vede merakla okuyorum ,takip ediyorum sizinle aynı fikirleri paylaşıyorum .allah bizleri tüm kötülüklerden korusun yardımcımız olsun biz türküz ,biz müslüman bi ülkeyiz tc. adı altında ismimize layık olarak yaşayalım başarılarınızın devamını diliyorum kaleminize sağlık hocam....

    YanıtlaSil