2 Şubat 2015 Pazartesi

Marlon BRANDO'nun Kemiklerini Sızlattın...




















"BM Mülteciler Yüksek Komiserliği İyi Niyet Elçisi olan ünlü aktris Angelina Jolie, Irak ve Suriye'deki savaştan kaçan ve çadır kentlerde yaşayan mültecileri ziyaret etmek için Irak Kürdistan bölgesi yönetim merkezi Erbil'e gitti." 25 Ocak 2015



"Benim hayatımdaki en büyük sefalet, ünlü ve servet sahibi olmaktır. Eğer Hollywood'daysam bunun sebebi parayı geri çevirecek ahlâki cesaretimin olmaması''...deme cesaretini gösteren ve onu "baba" filmiyle hafızalarımıza kazıdığımız,  efsane oyuncu Marlon BRANDO... 

Angelina Jolie... BM Yükesek Komiresliği tarafından yok "iyi niyet elçisi", yok "melek" filan ilan edilsen de...  geç bu işleri.. Düpedüz ajan Angelina diyelim biz sana..

Zira 2003'den bu yana Irak ve çevresinde milyonlar katledildi be.. Yüz binlerce kadına tecavüz edildi.. Çoluk çocuk, Allah ne verdiyse tarumar oldu yer gök... O zaman IŞİD mi vardı? Işid'leri yaratan da, bu vahşeti yapanlar da belli.. Yani...  Kızılderilileri katledenlerin aynısı.. 

Eğer gerçekten "iyi niyet" taşıyorsan, Marlon BRANDO'nun gösterdiği cesareti sen de göstersene..

İşte o zaman sana sanatçı diyelim.. Hem de dünyanın kalbine yerleşecek gerçek melek olarak...

E bu durumda, haliyle adama sorarlar;

Kimi kandırıyorsun? 

Gittiğin her yer, kan gölüne çevrildi...

Evet...

"Sacheen Littlefeather (Küçüktüy), asıl adı ile Maria Cruz, Apaçi kanı taşıyan Meksika kökenli oyuncu.

27 Mart 1973'te Marlon Brando'nun isteğiyle Oscar töreninde Apaçi kıyafetleriyle sahneye çıkarak kızılderili konusuna ve özellikle de Yaralı Diz Katliamı'na dikkatleri çekmek üzere kısa bir konuşma yapmıştır.

Baba filmiyle en iyi oyuncu Oscar'ını kazanan Brando törene gelmemiş, ödülü neden reddettiğini belirten, kızılderililerin karşılaştığı kötü muameleler ve genel olarak ırkçılık hakkında hazırladığı metni okuması için oyuncu arkadaşı Littlefeather'den törene gitmesini istemiştir. Sahneye, Liv Ullman ve Roger Moore'un yanına gelen Littlefeather'ın konuşmasını gösterinin sorumlusu Howard Koch engellemeye çalışmış, buna rağmen genç kızılderili söylemeyi başardığı bir iki sözle istenen ilgiyi çekmeyi başarıp, Oscar tarihine geçmiştir.

Littlefeather'ın tamamını okuyamadığı metin gazetelere dağıtılmış ve yayımlanmıştır."vikipedi














Bugün Müslüman coğrayada sürdürülen katliamı, Angelina Jolie'yi "iyi niyet elçisi" rol'leriyle dünya kamuoyu önünde paklamaya çalışan ve  takdim edenler...

Dün Kızılderililere yapılan benzeri katliamı Marlon BRANDO  dünya kamuoyu önünde tokat gibi yüzlerine çarptı... 

Sanatçı dediğin gerektiğinde muhalif olabilen ve toplumsal gerçekleri Marlon Brando gibi aleni deşifre edecek yürekliliğe sahip olan kimselerdir.. 

Dolayısıyla..

Marlon BRANDO,  "Hollywood Yahudilerin elinde, kimse onların emrinden dışarı çıkamıyor" dediği için hakkında karalama kampanyası başlatılarak... neredeyse "şişman ihtiyar" gibi gösterilmeye çalışılsa da, o, altın harflerle tarihe çoktan geçti bile...

Angelina JOLİE mi?

O gerçekten rol'ünü iyi yapan... 

Hani "İyi niyet elçisi"miymiş neymiş ya.. 

O bakımdan.. 

Gerçek sanatçı efsane Marlon BRANDO'nun onurlu duruşunu tarihe geçiren o metni, sıkılmadan okuyacağınızı umut ederek paylaşmaktan mutluluk duyacağım...












Marlon Brando'nun  o yazısı:


200 yıl boyunca toprağı, yaşamı, ailesi ve özgür olma hakkı için savaşan Yerli halka şöyle dedik: "İndir silahını arkadaş, gel beraber oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş, barıştan söz ederiz senle, anlaşırız senin hayrına."

Silahlarını indirdiklerinde ise onları katlettik biz. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Onları açlığa mahkûm ettik, ki hiçbir zaman sadık kalmadığımız ve adına antlaşma dediğimiz o kağıtları zorla imzalasınlar. Onları, yalnızca yaşamın anımsayabileceği kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ne kadar çarpıtırsanız çarpıtın: Biz doğru davranmadık. Ne adil davrandık ne de dürüst. Onlara ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de antlaşmalarımıza sadık kalmak.. Çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gaspetme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu. Onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu.

Fakat bu sapkınlığın ulaşamayacağı bir şey var, o da tarihin büyük hükmü. Emin olun tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? Bu nasıl bir ahlâki şizofrenidir ki, tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar taahhütlerimizi yerine getirdiğimizi haykırırız da, tarihin tüm sayfaları ve Amerikan Yerlilerinin son 100 yıl boyunca geçirdiği tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam tersini söyler.

Görülen o ki, bu bizim ülkede 'komşunu sev' ilkesi ve bu ilkeye saygı artık işlemez hâle gelmiş ve tüm yaptığımız, gücümüzle yapmayı başarabildiğimiz ancak ve ancak, dost da olsa düşman da, yeni doğan ülkelerin umutlarını yok edecek şekilde onlara bizim insancıl, uygar olmadığımızı ve sözümüzü tutmadığımızı göstermek olmuştur.


Belki de şu anda kendi kendinize, "hay aksi şimdi bunun Akademi Ödülleri ile ne ilgisi var canım!" diyorsunuz. "Bu kadın burada ne arıyor, hem akşamımızı berbat etti, hem de bizi ilgilendirmeyen konularla yaşamlarımıza girdi, üstelik umurumuzda bile değil. Zamanımızı ve paramızı harcadığı gibi bir de evlerimize istemeden girdi."

Sanırım bu sorulmamış soruların cevabı, sinema dünyasının da en az diğerleri kadar Yerlileri küçük düşürmekle, onları vahşi, düşmanca ve kötü göstererek karakterleriyle alay etmekle sorumlu olmasında yatıyor. Bu dünya çocukların büyümesi için zaten yeteri kadar zor. Yerli çocuğu televizyon izlerken film de izler ve soyunu filmlerde anlatıldığı gibi görünce o zihinlerin nasıl zedelendiğini bilmemiz mümkün değildir.

Geçenlerde bu durumu düzeltecek bir kaç sendeleyen adım atıldı, ancak çok az ve çok aksak.. Öyle ki, bu mesleğin bir üyesi olarak, bir Birleşik Devletler yurttaşı olarak bu gece bu ödülü kabul etmek içimden gelsin. Öyle düşünüyorum ki bu ülkede şu anda ödül almak ya da vermek, Amerikan Yerlilerinin durumları önemli oranda düzeltilmediği sürece uygun değildir. Eğer kardeşimizden sorumlu olamıyorsak en azından celladı olmayalım. Bu gece doğrudan sizinle konuşuyor olabilirdim ancak Wounded Knee'ye gidip, ırmaklar aktıkça ve otlar büyüdükçe onursuz kalmaya devam edecek bir barışın kurulmasını engelleyebilmek için elimden gelen yardımı yapmakla daha yararlı olabileceğimi hissettim.

Ümit ederim ki şu anda dinleyenler bunu kabalık olarak addetmez de, yaşayan hafızanın ötesinden beri yaşamlarını destekleyen bu toprakların üzerinde tüm insanların özgür ve bağımsız kalma hakkı olduğuna inandığımızı söylemeye hakkımız olup olmadığı gibi önemli bir konuda dikkati çekmek için yapılmış samimi bir çaba olarak görürler.

Bayan Littlefeather'a gösterdiğiniz incelik ve nezâket için teşekkür ederim. Hepinize teşekkür ederim ve iyi geceler dilerim." tr.wikisource.org/





Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S)

2 yorum:

  1. Güzel bir yazı, paylaşamadığım için üzüldüm.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. marlon brandonun o yazısı okullarda okutulması gerekir kanımca..iyi bir düşünce..

    YanıtlaSil