18 Kasım 2015 Çarşamba

Hanım AĞA Leylâ ZANA



Leylâ ZANA

Çocukken hastalanıp hastaneye yatırıldığında, yakınlarından birisi babasına, "Yahu kız değil mi? Hastalığına niye üzülüyorsun, bırak ölecekse ölsün" demiş..

Ve henüz 14 yaşında iken kendisinden 21 yaş büyük toprak ağası oğluyla  evlenerek, 15 yaşında ilk çocuğunu doğurmuş..

Dolayısıyla...

Leylâ ZANA Silvan'dan bir bölge gerçeği olan, toprak ağalığı ve feodalizm gerçeğini ne yazık ki bir kenara bırakıyor...

Ve Leylâ ZANA "ağalık"la mücadele edeceğine ve de  küçük yaşta kocaman kocaman adamlara kuma olarak evlendirilen (ki bunların hiçbirisi çocuk yaşta evlenen kendisi gibi -ağa çocuğuyla evlenerek milletvekili olacak kadar- şanslı olmayan çocuklardır.) çocukların sorunlarını dile getirmek yerine, Türkiye Cumhuriyeti devletine dil uzatmayı marifet sayarak; güya, "insan hakları" söylemini kullanıp kürtçülük (ırkçılık)  yapmayı "demokrasi" olarak görmeye devam ediyor...


Hani.. "kadın hakları" diye bas bas bağırırken, öte yanda PKK'nın kaçırdığı çocukların gözü yaşlı analarını Diyarbakır'da,  zabıtalarca saçlarından sürükleterek belediyeden dışarı attıran da, yine kendi partisinin  belediye başkanı, iyi mi!..

Dahası... 

Batıda yaşayan Kürt kökenli vatandaşlar,

Kürt kökenli Fransız'ım,

Kürt kökenli İngiliz'im,

Kürt kökenli Kanadalıyım,

Kürt kökenli Alman'ım,

Kürt kökenli İtalyanım,

Kürt kökenli İspanyolum... diyor da,sıra Türkiye Cumhuriyeti Devletine gelince,

"Türk'üm" demekten niyeyse gocunuyor!

Oralar da ulus devlet.. Ama kimse sizin gibi çıkıp da devletine dil uzatıp, parmak sallamıyor.. Uzatan olursa da, yasalar karşısına çıkıyor..

Dolayısıyla o ülkelerin bir anayasası var...

Ve o anayasanın kurallarına göre yaşayanlar sıra Türkiye Cumhuriyeti Devletine gelince niye çığırtkanlık yaparlar, doğrusu üzerinde iyi düşünmek gerekiyor. 


Ayrıca o ülkelerde kurallara uyulmadığı zaman insanlar yasal olarak cezalandırılıyor, bu durumda kimsenin  gıkı çıkmazken... Söz konusu Türkiye olunca,  Allah muhafaza... "tu kaka"...

O halde...

"Türk'üm" diyenle senin aranda ne fark var? 

Neyin eksik, neyinden geri kaldın?!

Mağdurum da mağdurum diyorsun...

Allah aşkına...

Bu ne bitmez "mağduriyet"miş...

"Mağdurum" diye diye ülkeyi perişan, bütün vatandaşları mağdur  ettiniz be!..

Bugün senin savunduğun eli kanlı silahlı tedhişçiler, Güneydoğu Anadolu bölgesini savaş alanına çevirdiler... Hastaneler, okullar, yollar bombalar altında tarumar edildi...

Bunun neresi "demokrasi"?!

Bağımsız bir ulusun Milli Marşı için "ırkçılık" yapıyor diyorsunuz, kendinize bir marş yazmışsınız.. mazaallah ırkçılığın kitabı..


"Hey düşman, Kürt ulusu dili ile yaşamakta
hiçbir zaman düşmanlar tarafından yenilemez"

"Düşman" diye tanımladığınız bu vatanın özbeöz has evlatları... 

Binlerce yıl aynı toprak üzerinde  birlikte yaşamış, birlikte aynı kaderi paylaşmış.... insanlar arasında birbirlerine karşı kin, nefret tohumu ekmekten başka bir amaç taşımıyor..

O halde bunun neresi  "halkların kardeşliği" diye sormazlar mı, adama?

Bu olsa olsa..

Emperyalist haçlı güçlerle işbirliği içerisinde,

Kardeşliğin düşmanlığa dönüştürülmesidir!!!


Sevgi ve saygılarımla!



NOT:

ANAYASA'nın Türk vatandaşlığıyla ilgili 66. maddesi:

"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarda kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkartılamaz..."

1924 Anayasası'nın 88. madde, 1961 Anayasası'nda 54. madde olarak karşımıza çıkan, ulus devlet ilkesinin temel unsurlarından birisidir. Bu madde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucularının ülke ve ulus bütünlüğünü sağlamak üzere yazıldığı gerçeği ile bugüne kadar özünü korumuştur.

Dolayısıyla, bu maddede "kan bağı" demiyor! 

Ya ne deniliyor? "Vatandaşlık bağı" diyor!

NOKTA!




"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

4 yorum:

  1. Öncelikle böylesine güzel bir yazı kaleme aldığınız için gönülden teşekkür ederim.
    Madem ki Türkiye'yi ve Türkler 'den nefret ediyor , ben yemin töreninde yaptığı konuşmadan da anlaşılıyor zaten bu peki neden burada yaşıyor ve neden TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN parasını alıyor madem bu ülkeyi sevmiyor gitsin başka bir ülkede yaşasın bu düşüncede kim olursa olsun madem bu ülkeden ve insanlardan nefret ediyorsa bu ülkede yaşamasın.
    Güzel yazınız için tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.

    Sizin de dediğiniz gibi bu soytarının yaptığı sadece dostlar alış verişte görsün kabilinden ve işte "Helal olsun, Leyla Zana yine şöyle yaptı" dedirtip, ön plana çıkmak içindir.

    Gelecekte bir Kürdistan devleti kurmayı başarırlarsa, sadece kendileri tarafından kabul görüp okunacak Kürt tarihi adlı bir masalın kahramanı olmaya çalışıyorlar. Ne Türk, ne de Kürt halkının çektikleri onların umurunda değil.

    Türk halkı, mazlum toplumlara hep kucak açmış ve onlara sahip çıkmıştır. Bunlar nankör bir toplumdur. Bunlara yapılan yardım da iyilik de haramdır.

    Bunlar, yardımı da iyiliği de hak etmiyorlar. Cenab-ı Hakk, bunları bildiği gibi yapsın.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar Tülay Gürdal Kardeşim.

    Türk bir ırkın adı olmayıp, bu topraklarda yaşayanların üst kimliğidir. Nasıl "Alman, "Fransız" üst kimliği varsa... "Türk" üst kimliği de olmalıdır. Bu durum başka etnik kimliklerin inkarı anlamına gelmez. Doğru mu?..

    Ama Leyla Zana böyle düşünmüyor herhalde ve "Türk"ü de "Kürt"ü de bir ırk kabul etmekle birlikte bu topraklarda "Türk" dendikçe "Kürt"ün dışlandığını kabul ederek yemininde üst kimliği "Türkiyeli" olarak kullanmıştır. Doğru mu?..

    Peki kim haklı?

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  4. Evet Recep Bey, Türk üst kimlik olarak hepimizi kucaklıyor. Zira konuya saf ırk olarak bakmak ırkçı bir zihniyettir. Ki bu anlamda Yahudiliği üst kimlik olarak gören ve değerlendiren İSRAİL Devleti ortada.. Dahası Nazi Almanya'sı için de geçerlidir. O halde Leyla Zanaların yaptıklarını da bu anlamda okuyorum.. Ne diyorlar: "Kürt kimliği de Kürt kimliği.." E adama sormazlar mı şimdi, kardeşim ben Türk'üm ama senin konumunda değilim.. Yani TBMM'de değilim, senin gibi kırmızı plakaya sahip değilim; devletimizin en üst imkanlarından senin gibi yararlanamıyorum; daha sayayım mı!... Saygılar

    YanıtlaSil