Ortaçağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ortaçağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2013 Pazartesi

Papa İstifasını Kime Sundu Acaba?
















"Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16'ncı Benedikt, görevde bulunduğu sekiz yıl boyunca "Vatileaks" adlı köstebek skandalı, Katolik kilisesindeki çocuk istismarı iddiaları ve Vatikan Bankası'na yönelik kara para aklma ithamları gibi sorunlarla uğraştı." Şubat, 2013



Papanın istifası yönündeki çeşitli söylentilerle ilgili haberleri günlerce basından takip ettik...

O halde...

Papa'lık bir makam mıdır?

Yoksa ruhani lider midir?


Şüphesiz ki bu sorunun yanıtı "ruhani"... Ancak görüldüğü üzere papa istifa (ki bu durum tarihte 2. kez oluyor) ediyor ya da ettiriliyor.

Kim bilir?..

Artık ne hesaplar yapıldı, hangi entrikalar döndü orası bilinmez.. Ama bilinen tek gerçek; din duygularının sömürülme gerçeği olsa gerek.


Ortaçağ döneminde halkın hem felsefe yönünden cahil bırakılması, hem de din bilgisi zayıf olması kilise açısından bu durum, sömürü düzeni olarak bulunmaz bir araçtır. Zira o dönemde insanlar dinlerini tam olarak öğrenirlerse kilisenin saçma sapan uygulamalarını sorgulayacak, sorguladıkça da uygulamaları reddedeceklerdir.

O sebeple...

"Kilise 1521 de Martin Luther İncil’i ilk kez bir ulusal dile ,Almanca'ya çevirene kadar onun hiçbir ulusal dile çevrilmesine izin vermedi. Martin Luther de bir papazdır ama kilisenin saçmalıklarına tahammül edememiş ve yayınladığı bir bildiri ile kilisenin bir çok saçma uygulamasına karşı çıkmış ve bunların İncil de yeri olmadığını ilan etmiştir.

Hıristiyanlar bu zamana kadar aslı Grekçe olan İncil’i kendi dillerinde okuyamazlar, sadece papaz ve rahiplerin anlattıklarını bilirler ve öyle inanırlardı. İncil’in dilini öğrenmek sadece ruhban sınıfına tanınmış bir ayrıcalıktı. " İnternet üzerinden alıntıdır.


Öte yandan Rus yazar Lev N. Tolstoy'un düşüncesi tüm bu olanlara net bir açıklama getiriyor:


"Kilise, yalanları Tanrı'ya doğrulatan kurumun adıdır. Bu işi Tanrı'ya dayanarak yapar. Kilisenin en büyük özelliği yanılmaz olarak kabul edilmesidir. Kiliseye mensup insanlar da kendilerini yanılmaz gördüğü için ne kadar hata ederse etsin bunda diretirler. Kilise, Tanrı'nın kitabını doğru olarak anlamının Tanrı'nın seçtiği insanların söylediklerine uymakla mümkün olacağı düşüncesinden doğmuştur. Seçkin olduğunu iddia eden bu grup zamanla yetkilerini başka bir gruba devreder. Böylece bu gurup da seçkin olmuş olur. Tanrı'nın kitabını sözde sadece bu insanlar doğru anlar. Bunun böyle olduğuna hem kendileri, hem de başkaları inanır. Bu işi Tanrı'dan devraldıklarını söylerler. Böylece, kiliseye mensup olan kişiler Tanrı'nın öğrencileri sayılırlar."


Diyeceğim... Tolstoy'un düşünceleri bugünün "Vatikan"ını aleni ifşa etmekte olduğu gerçeğidir. Zira ne diyor, Tolstoy:


"İnsanlar eskiden kendi iradeleriyle seçtikleri adama boyun eğiyorlardı. Şimdi kendi seçtikleri bir adama değil rastgele birine boyun eğiyorlar. Bu yöntem daha gizli çünkü, artık soyulanlar vergiler, özellikler de aracısız vergiler yüzünden soyguncuların yüzlerini görmüyorlar. Bu yöntem daha yaygın çünkü. Hıristiyan milletler yalnızca kendi adamlarını soymakla kalmayıp bir sürü yöntemlerle, özellikle de Hıristiyanlığı yaymak bahanesiyle, bütün yabancı milletleri soyuyorlar. Şimdi bu yeni yöntem, kamu ve devlet borçları sistemi sayesinde daha yaygın bir duruma geliyor. Şimdi yalnızca yaşayan insanlar değil, gelecek nesiller de soyuluyor. Bu soyguncular kutsal kişiler olduğu ve insanlar onlara karşı gelmeyi göze alamadıkları için bu yöntem daha sürekli ve kalıcı oluyor."


Sahi, ne diyordum?

Vatikan'dan şok haber... Hıristiyan alemi sarsıldı!

Papa İSTİFA ETTİ!

:)

Papa 16. Benedikt'in yerine geçebilecek isimler arasında gösterilen Kardinal...

:)

Sevgi ve saygılarımla!


Image"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

5 Kasım 2012 Pazartesi

"Ahlâk" Bekçiliği mi Yapacağız?!






"Üniversiteli gençler ilimize ahlaksızlık getirdi" 31 Ekim 2012, Hürriyet



Mardin'de... "üniversite kurulmasıyla yörede ahlâksızlığın yaygınlaşmaya başladığını iddia eden" bu beyanatı  okuduğum zaman doğrusu şaşkınlığımı gizleyemedim. Zira ilim irfan yuvasının olduğu her yer aydınlanma demektir.

"Ahlaksız"ca davranış ne demek oluyor?

Dürüst olmamak, toplum kurallarına uygun olmayan davranışların sergilenmesi gibi...

Pekii... Öncelikle dürüstlük üzerinde toplumumuzun geldiği noktaya bir bakmak gerekmez mi?

Mesela, birileri parayla beştaş oynarken, diğerleri açlıkla, sefaletle boğuşuyor...


Demek ki "ahlak" kavramı kadının mahremiyeti ve namusu üzerine odaklanamayacak kadar anlamlı. Üstelik, hem insani, hem vicdani, hem de inancımız açısından derin bir öneme sahip; ve de toplumun olmazsa olmazları arasındadır.


Hani müslümanız ya... O bakımdan.



Öte yandan, toplumların sağlıklı bireylere sahip olması ve gelecek nesillere de kalıcı olabilmesi için bireylerin toplumda kadın erkek bir arada yer alarak, her alanda beraberce katılım sağlamalarıyla gerçekleşeceği kaçınılmaz  bir hakikat değil midir?

Yoksa... Özellikle feodal zihniyetin hakim olduğu yerlerin kocaman kocaman adamlarına küçücük çocukları gelin ederek, sürdürdüğü geleneğin yıkılma korkusu mu endişelendiriyor?


Kapalı toplumlar ve özellikle de feodal sisteme dayalı yaşamı sürdüren kesimler, aydınlanmaya şiddetle karşı durarak meşruiyetini inançtan almaya gayret ve özen gösterirler. Ki o vakit korkunç boyutlara varan eşitsizlik ve toplumsal sömürü çok rahat gerçekleşecektir. Nitekim insan, sürekli olarak kutsal bellediği değerleri üzerinden aldatılmaya hazırdır. Zira Ortaçağ'da GALİLEO'nun engizisyon mahkemelerinde yargılanması, bilim ve din çatışmasına bir sembol olarak tarihte yerini almıştır!


Hal böyleyken...


Bu durumu özetleyen ürkütücü bir olayı, bir önceki yazımda da ele almıştım...


Ne yazık ki; "din" üzerinden, baskı ve cehaletin hüküm sürdüğü  Pakistan Kaşmir'den birkaç gün önce basına yansıyan haberde yer alan; ve henüz 15 yaşındaki çocuk sayılacak bir genç kızın kendi öz anne ve babası tarafından acımasızca hem de "kezzapla öldürülmesi" haberi, insanın tüylerini diken diken etmiştir!..

"Pakistan’da bir anne-baba, erkekle konuşuyor diye 15 yaşındaki kızlarını kezzapla öldürdü"2 Kasım 2012, Vatan


Diyeceğim..

Mardin'den gelen bu söylemin sonraki adım'ı, Pakistan Kaşmir'deki tüyler ürperten olay'a "neden" olan baskı mı olacak?


Sevgi ve saygılarımla!



Image"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR." HZ. MUHAMMED (A.S.)