27 Ekim 2010 Çarşamba

Bir Zamanlar...













“İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; Payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini… Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.” TOLSTOY


Asıl adı Mihail Yuhanna olan Tarık AZİZ; Irak devrik lideri Saddam Hüseyin'in yirmi yıl danışmanlığını yapan ve kabinenin tek Hıristiyan üyesi sıfatıyla hafızalarda yer edindi. Dahası kendisine, şüphe uyandıran davranışları münasebetiyle "casus" bile denildiği de bilinmektedir.


Zira Tarık AZİZ, sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı süresince Amerikan yönetiminin en güvenilir isimleri arasında yer almaktaydı. Tabii, aynı zamanda Amerika güçlerinin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesinin hemen ardından ilk teslim olan kişi olarak da ayrıca dikkatleri üzerinde toplamıştır.


Ne bileyim; Tarık AZİZ'in idam fermanının çıkartıldığını duyduğumda aklıma bazı sorular geldi işte... Mesela, emperyalizme el altından kim çalışıyor ve ikili oynuyorsa bir şekilde o kişilerin de kullanım süreleri dolar dolmaz, hiç gözünün yaşına bakılmaksızın ipi anında çekiliyor gibi...


Tarık Aziz'i asıl dünyaya duyuran olay; Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle birlikte işgalin desteklenmesi yönünde Cenevre'de katıldığı bir toplantı sırasında (1. Körfez savaşı'nın hemen öncesinde) dönemin Amerika devlet başkanının Saddam'a yazmış olduğu mektubu reddecek kadar dik duruş (!) sergilemesiyle dikkat çekmişti. Hatta bu "dik duruş"tan (!) hemen sonra SAVAŞ BAŞLADI.


Ancak bu cesaret (!) ve dik duruş (!) Irak'ın işgal edilmesiyle birlikte anında ters yönde bir kararlılığa dönüverdi...


Nitekim gemiyi ilk terk eden kaptan misali halkına güzel (!) bir örnek model oldu! Dahası, Irak'ın işgal edilişinden hemen önce yine İtalya'ya giderek, orada Papa ve İtalya devlet yönetimi ile görüşmelerde bulunması da ayrıca soru işaretlerini beraberinde getirmez mi?


Bilmem ki bu türden kafa karıştırıcı sorular nasıl aklıma takılmasın?! Zira Aziz, ilk fırsatta ailesini de Irak'tan çıkararak böylelikle ülkesini ilk terk edenler kervanına katılmış olmuyor mu?!..


Hâl böyle olunca da bir dönem uluslararası arenada "kahraman" (!) olabilyor; ama iş başa düştüğü zaman ülkesinde korkak ve kaçak olacak kadar da küçülebiliyor!!!

Diyeceğim, bir defa alçakca kişisel menfaate düşerek birilerinin maşası olabilen tarihte pek çok Tarık Azizler çıkmıştır! Sonları hüsranla biten de bir tek AZİZ olmayacak...

Ancak;

"Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler."

Sevgi ve saygılarımla!



4 yorum:

  1. Bu dünyada olan her şeye mutlaka şüpheyle yaklaşacaksınız...

    YanıtlaSil
  2. i dont understand the language but your blog has interesting photos :)

    YanıtlaSil
  3. İlgilerinize teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  4. çok güzel eline sağlık

    YanıtlaSil