31 Ocak 2014 Cuma

Heykeli Dikildi, Yetmedi...





"Çocuğunun adını 'Alex' koydu
Eskişehir'de fanatik bir Fenerbahçe taraftarı, yeni doğan bebeğine, hayranı olduğu futbolcu Alex'in adını verdi." 30 Ocak 2014


"Alex"... 

Başımıza ne geldiyse, işte bu anlamdaki sözde "tutku" dedikleri, özde ise Batılıların her bir şeyine duyulan hayranlıktan geldi...

Türkçenin doğru ve etkin kullanımı şüphesiz ki hepimizi yakından ilgilendiren hayati bir durum... Zira varlığımızı, benliğimizi ve bilincimizi yaşatmak için önce, "Ben kimim?" sorusuna net ve doyurucu bir cevap vermek gerekir. Bunun için de önce öz kimliğimizi doğru ve etkin kullanmayı herkesin bilmesi gerekiyor,  bu bir!

İkincisi ise, bu bilincin oluşması için şuurlu adımlar atılmalı...

Bilmediğimiz kelimelerin anlamlarını ve yazılışlarını mutlaka öğrenmeliyiz.

Türkçe olmayan kelimeleri ve kavramları asla kullanmamalıyız... Ancak bunun aksine davranışları tetikleyerek özendiren reklam ve basın-yayın kuruluşlarıyla birlikte diğer unsurlara karşı toplumu uyaracak bilim insanlarımız, gerçek aydınlarımız ve öğretmenlerimiz Türk milletine önderlik etmek durumundadır.

Yukarıda okuduğum haberin arkasında yatan ana hedef: 

Türk toplumuna ve Türkçeye  "x,w,q" harflerini yerleştirmeye "teşvik"tir. Yani güzel dilimizi yozlaştırmak ve hedef şaşırtmak, kültürel emperyalizme hizmet etmek, halkımızın Batı hayranlığını daha da ileriye götürmek, onların, milli duygu ve düşüncelerden uzaklaştırarak Türkçenin doğru ve etkin kullanım bilincini yok etmektir.

Hâl böyleyken...

Topluma özendirilecek pek çok değerli insanımız dururken... Sırf taraftar "tutku"sunun "önemli" bir şeymiş gibi cümle âleme duyurmak ve özendirmek basın yayın kuruluşlarımızın görevleri arasında mı? Tabii ki değil... Zira "haber" niteliği taşımıyor... Kaldı ki, "Alex"in bu durum karşısında vereceği cevapla ne bu aile, ne de bir başkası maddi manevi bir imtiyaz elde etmeyecektir.

Bence bu şekildeki bir olayın haber olabilmesi için, asıl Aleks adlı futbocunun Türk halkının sevgi ve ilgisine karşın, "ahde vefa" olarak çocuğuna Türkçe isim koyması ya da ne bileyim, Türk ulusunu onurlandıracak bir başka davranışının önemli olması gerekir...


Bebeğine "Alex" ismini koyan bu ailenin "haber"ini gerek görsel, gerek yazlı ve gerekse -internet-sosyal medya ağıyla insanlara duyurmanın masum bir tutkuyu göstermekten ötede, sinsice içerisinde bu türden -x,w,q- harflerinin olduğu isimleri, yaygın kullanıma vesile olmaktan başka bir şey değildir.

Bu anlamda bir eğitimci olarak, Türkçeyi doğru ve etkin kullanmada önder sorumluluğum çerçevesinde toplumu uyarmak, bilgilendirmek  en azından vatandaşlık görevim  olduğunu düşünüyorum.  

Kamuoyuna arz olunur...



Sevgi ve saygılarımla!


"Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır" Hz. Muhammed (A.S.)

2 yorum:

  1. Yazınızın altına ben de imzamı atıyorum. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar Tülay Öğretmenim.

    Eskiden nüfus idarelerinde yeni doğan bir çocuğun kaydı yapılırken verilmek istenen isim; dilimize uygun hazırlanmış örnek isim kütüğüne göre kontrol edilerek verilen ismin hem yazılışı, hem de geleneklerimize uygun bir isim olup olmadığı kontrol edilerek verilirdi. Şimdi nasıl bilmiyorum ama, yazınızda adı geçen isim gibi, ne dilimize, ne dinimize, ne örfümüze, ne de geleneklerimize uymayan o kadar çok yabancı isimler çocuklarımıza isim olarak veriliyor ki, bunların sayısı her geçen gün artıyor. Bunun önüne devlet olarak nüfus idareleri bir isim verme yönetmeliği ile geçebilir.

    "Alex", "Melisa", "Aleyna" gibi dilimizde anlam olarak makul ve mantıklı hiçbir karşılığı olmayan böyle isimleri çocuklarımıza vermekle birlikte ne kendimize, ne tarihimize, ne ecdadımıza, ne de milletimize saygı duymadığımızın bir göstergesi olarak kabul edebiliriz.

    Yabancı hayranlığını ve yabancı dil özentisini bir hastalık olarak görmeli ve bu hastalığın teşhis ve tedavisi için milletçe üstümüze düşeni yapmalıyız. Aksi halde millet olma yolunda katettiğimiz mesafenin ve verilmiş bunca emeğin heba olmasına neden olmuş oluruz.

    Hiç bir milletin tarihinde, bizim tarihimizde görüldüğü kadar değerli ve mümtaz şahsiyetler yoktur. Ama önce millet olarak kendimizi beğenmeli ve yine millet olarak kendimize saygı duymalıyız. Bunun da millet olarak kendimize sahip olmaktan başka çıkar yolu yoktur.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil