14 Ekim 2010 Perşembe

Asalet Ruhtadır, İncelik Dildedir!






















"Asil bir insan yedi şeye en büyük dikkat ve itinayı göstermelidir:
Gözlerine dikkat etmelidir; açıkça görmesi için.
Kulaklarına dikkat etmelidir; vuzuhla işitmesi için.
Yüzüne dikkat etmelidir; hürmet telkin etmesi için.
Sözlerine dikkat etmelidir; doğru olması için.
Kafasındaki tereddüt ve şüpheye dikkat etmelidir; başkalarına sormak ve öğrenmek için.
Hiddetine dikkat etmelidir; doğacak güçlükleri önlemek için.
Faydalı olanı ararken dikkat etmelidir; adaleti uygun olarak düşünmek için." Konfiçyüs


"Asalet nedir?" diye sorulduğunda aklımıza neler gelmez neler... Ama biz şimdi bu durumu bir kenara bırakıp, soruyu tersden ele alarak düşünsek diyorum; şüphesiz ki o vakit asaletin ne olduğuna değil de, nelerin asalet olamayacağı üzerinde hepimizin az çok tespit edeceği davranışlar vardır. İşte bu bağlamda -benim de kısmen izlediğim- bir televizyon programında sarfedilen kelimenin gazetelere yansımasıyla "asalet" kavramı üzerinde durmak istedim.


Zira bu defa öyle televole kültüründen gelen bir program falan değil, söyleyeceklerimize konu olan kişi, bir dönem milletvekilliği de yapmış emekli bir büyük elçimizin (İnal BATU) kızı. Üstelik bu kişi akademeik düzeyde de incelendiği zaman, "kocaman kocaman" etiketlere sahip olduğunu görürsünüz... Dahası ayrıca da tarih üzerinde bir kitap "yazmış"; şu anda da Boğaziçi Üniversitesi'nde "edebiyat doktorası" yapmaktaymış... Peki bütün bunların anlamı ne oluyor? diye sorarsanız, hani ne bileyim ilk etapta bu kadar "donanım"a sahip kişler için, "ne güzel gerçekten soylu yetişmiş..." denilecek veriler var ortada...


İzninizle söz konusu davranışı hatırlatarak devam etmek isterim:

"Pelin Batu Habertürk ekranlarında tam 4 defa P...venk dedi. Az kalsın kanal kapanıyordu..."13.10.2010, Vatan


Vallahi, ne diyelim... bu şekilde toplumun ruhu zayıfladıkça "asalet"de anlamını yitirip, ortadan kalkıyor... Hele de eğitimci olmanın verdiği hassasiyetle çocuklarımızı eğitmek gibi bir sorumluluğum olduğunu da gözönüne alırsam, konunun vehametini vurgulamam gerekir mi doğrusu bilemediğim gibi, kafam iyiden iyiye karışıyor...


Ne bileyim; aklıma öğrencilik yıllarım geldi işte... Zira o zaman düzgün konuşmak, iyi bir Türkçe ile kendini ifade etmek bizlere ve topluma hep örnek gösterilmiştir. Bu anlamda da sürekli öğretmenlerim tarafından takdir edilip, arkadaşlarıma örnek tutulduğumu hatırlıyorum :) Şimdi ise yaşadıklarımı bugünle kıyaslıyorum da... Her geçen gün gelişmelere baktıkça dünün bugünle hiç alâkası olmadığına üzülerek tanık oluyorum. Aksine bugün, özünde sanki "kötü" hep örnek tutuluyor gibi...


ASALET; televizyonların örnek tuttuğu ve topluma dayattığı üzere, magazin dünyasındaki kişilerin gösterdiği olgular değildir!
KAPİTALİST düzende paranın getirdiği renkli hayatın, parayla satın alabileceği bir şey, hiç değildir!
Şan, şöhret, mevki ve gösterişle elde edilebilecek kadar da ucuz olmadığını işte bu gibi örneklerle görebiliyoruz!


Tabii, bu pek kaba sözcüğü sarfeden Pelin hanım için değişik anlamda savunmalar da yapılmıyor değil hani... Zira sözcüğün "tanıtımı yapılan kitapta geçtiğini ve bunun tekrarlanmasında bir sakınca görülmediği" gibi, "özürü kabahatinden büyük" dedirtecek açıklamaları okuduğumda, bir eğitimci olarak, "hadi canım sen de..." diyesim geliyor!

Bu türden kaba sözcüklerin peşinden zihinlerde uyandıracağı anlamların oluşmasını nasıl izah edecekler o vakit? Toplumda her ne sebeple olursa olsun, geride bırakacağı kötü izlenimleri ve tahribatları neden hesaba katmazlar ki?..


En azından söylenilen bu kaba kelime, bir hanımefendinin ağzına yakışır mı? Üstelik kariyer sahibi ve bilimsel açıklama adına oraya çıkan kişiler bunlar... Konuşacaklarını "bin düşünüp bir söylemesi" gerekmez mi?

Bu gibi kişiler, topluma önder ve örnek değiller mi? O vakit bu "ağız" ve söylemler toplumun ahlâkında bir kırılmaya, ruhunda da bir zayıflamaya neden olmaz mı?


Kısaca sormak istediğim şu ki; okullarda çocuklarımızın ağzından düşürmedikleri ucuz ve basit kelimelerin yanında, hakarete varacak affedersiniz küfür ve kaba sözcüklerin kaynağı neresi acaba? Bu çocuklar, bu türden sözleri nereden işitip, özenip kullanıyorlar dersiniz? Ha, ailelere soracak olursanız, kendilerinin bu türden sözleri kullanmadıklarını ifade ediyorlar!

Ee, o değil, bu değil...

İyi de o zaman bu çocuklar, bu davranışları nereden öğrenip, alışkanlık ediyorlar diye, sormazlar mı adama?!


Sevgi ve saygılarımla!


1 yorum:

  1. basitlik kabalık argo bel altı şaka artık yükselen değer.en çok dinlenen şarkı sözlerine izlenen dizı film vs baksanıza...sözde entellerimiz de bu yolla gündemde kalıyorlar.estetik seksepalite yakışıklılık ve lüksü de unutmamalı. akıl eğitim yaratıcılık yararlılık zerafet alçak gönüllük onur ruhuna FATİHA...elif

    YanıtlaSil