15 Eylül 2009 Salı

Ben Kimim?
















"Üç bin yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan, günübirlik yaşayan insandır." Goethe



"Ben kimim?" Evet, şu sıralar bu soru direk olmasa bile, dolaylı yollardan sıkça karşımıza getirilmeye çalışılıyor. Aslında gerçekte herkes tarafından sorgulanması lazım gelen felsefi bir soru bu. Ancak bu durum Batılı güçler tarafından başka amaçlar için kullanılıyor. Cicero'nun tanımlamasına göre, " O, felsefeyi gökyüzünden Dünya'ya indirip şehirlerde barındırdı. Felsefeyi evlere sokup insanları hayat ve töreler, iyilik ve kötülük üzerine düşünmeye zorladı."



Oysa biz ise bu noktada düşünmenin aksine, bir amaca yönelik şartlandırılmaya doğru sürüklenilmek isteniyoruz. Çünkü, buradaki hedef bizleri "etnik" ayrıştırmaya sevk ederek bölünmemizi sağlamaktır. İşte bu neden; emperyalizmi ayakta tutan güçlü bir kozdur. Emperyalist Batılı güçlerin, işlerine nasıl gelirse o yönde kullandıkları "etnik" anlamda ayrıştırmanın sonucunu artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Zira çok yakın bir tarihte bu işi, kendi adlarına başarıyla gerçekleştirdiler. Yugoslavya'yı, çok kanlı bir ayrıştırmayla etnik anlamda böldüler, parçaladılar şimdi ise küçük parçalar halinde yönetiyorlar! Olan kime oldu? Tabii ki de Müslümanlara! Sırada neresi vardı? Irak ve Afganistan. İşte oralarda ne oluyor? Demokrasiyi getiriyorlar (!) Sonuç milyonlarca Müslüman öldü !!! Demokrasi, özgürlük geldi (!) ve de etnik anlamda Irak şu sıralar parçalanmaya doğru sürükleniyor. Zira Bush'a ayakkabı fırlattığı için hapse mahkum olan Iraklı gazeteci Muntazır El Zeydi, 9 aylık hapis cezasını tamamlamasının ardından dün tahliye edildi. Yaptığı basın toplantısında "İşte ben özgürüm ama ülkem hala esir" diyerek aralarına atılan nifakla, halkının -Arap, Kürt, Şii, Sünni olarak ayrıştırılıp- birbirine düşürüldüğünün altını çizdi. Biz de buradan bu ifadenin altını çizmek isteriz. Zira gelinen nokta; üzerinde düşünülmesi gereken ibretlik bir durum!



O halde biz, üzerimizde oynanmak istenen bu oyunun parçası olmayacağımıza kesin kararlıyız. Zira -şekiller farlı olsa da- aynı hamurdan yoğrulmuş, ülkemiz için aynı düşüncelere sahip insanlarız biz! Öyle bizlerin, "sen şusun", "sen busun" diyerek ayrıştırılmaya gelmeyecek kadar tecrübe ve sağduyu sahibi insan olduğumuzu unutmasınlar!.. Yeri gelmişken Anadolu insanı olduğumuzu hatırlatmakta fayda var. Burası Anadolu! Biz Anadolu'nun çocuklarıyız! Yani Yunus'un, Mevlana'nın, Hacıbektaş'ın, Pir Sultan Abdal'ın ve dahalarının hamuruyla yoğrulmuş insanlarız! Kimse bizi, birbirimizden ayırmaya kalkmasın... Biz, önce insanız; mayamızda insanlık yatıyor!.. Bu topraklarda binlerce yıl beraberce yaşadık. Bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz!


Bu anlamda büyük ozan Aşık Veysel, taa, yıllar öncesinden konuyu ele alıp ne güzel dile getirmiş; işte o sözleri buradan sizlerle paylaşarak Aşık Veysel'in bizlere insanlık dersi veren dizelerini, birlikte düşünüp, değerlendirelim istedim:


BİRLİK DESTANI

Allah birdir peygamber hak
Rabbil alemin mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası
Kürdü, Türkü ne Çerkezi
Hep adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?
Kur'an'a bak İncil'e bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir, sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi
Yezit nedir ne kızılbaş?
Değil miyiz, hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ateş
söndürmektir tek çaresi
Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası
Bu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kâdir
Alevi sünnilik nedir?
Menfaattir varvarası
Cümle canlı bu topraktan
Var olmuştur emir haktan
Rahmet dile Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası
Veysel sapma sağa, sola
Sen, Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası...


Sevgi ve saygılarımla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder