30 Eylül 2009 Çarşamba

Jean Valjean'dan, Roman Polanskilere















"Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşmaz." Konfüçyüs



Yahudi kökenli Roman POLANSKİ, 1977 yılında Amerika'da 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz suçundan aranan bir "suçlu". Zira suçunu kabullenen POLANSKİ, daha sonra Amerika'dan kaçarak Avrupa'da yaşamını sürdürmeye başladı. Ancak, daha sonra İsviçre'de yakalanarak gözaltına alınan film yönetmeni Polanski'ye, politikacılar ve Hollywood'un ağır toplarından büyük destek gelerek, gözaltına tepki verdiklerini öğreniyoruz.


Cenevre cezaevinde bulunan 76 yaşındaki Polanski'nin buraya kadar olan durumu belki de sıradan bir haber gibi gözükse de, bizce önemli olan nokta şudur: Yani ünlü olmak işlenmiş bir suçu, yok saymak anlamı mı taşıyor? İşte burada olayı hayretle ve ibretle izliyoruz. Zira Avrupalılar yani demokrasileriyle övünenenler ya da bizlere öyle gözükenler, bakınız yetkili şahıslarca olayı nasıl değerlendiriyorlar:


Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner; Fransız vatandaşı olan Polanski'nin İsviçre'de gözaltına alınmasını "biraz karanlık" diye niteliyor. Demek öyle; "biraz karanlık" O zaman seçkin insanların dokunulmazlıkları var demektir. İşte o yüzden de bu gibi kişilerin, istedikleri gibi hareket özgürlükleri ve onun da ötesinde toplumu, rahatsız edecek boyutta ve evrensel hukuka ters düşecek suçların işlenmiş olması dahi hiç önem arz etmiyormuş. O zaman nerede kaldı Batılıların, demokrasi ve insan hakları anlayışı? Yani tüm bu kavramlar sadece ve sadece güçlerinin yettiği kişiler ve sıradan halk için mi geçerli?


Roman Polanski, 32 yıl önce bir suç işlemiş ve bunun karşılığı olarak da hak ettiği cezayı çekmemiştir. Bunun için de bulunduğu ülkeyi terk edecek kadar da kurnazca hareket ediyor. Üstelik suçunu kabul etmesine rağmen! Ee, konu ne o zaman? Yani niçin gözaltına alınması bir takım çevreleri rahatsız ediyor? Bu durumda insanların adalete olan güveni zedelenmez mi? "Zümre" olgusu meydana gelmez mi? Nerede kaldı o zaman, hukukun egemenliği? Şayet işlenen suçlar, bir şekilde seçkin kişilerce psikolojik baskı altına alınarak cezasız bırakılmaya çalışılırsa, hukuk ve adalet ilkesi de çiğnenmiş olmaz mı? Adalet duygusunun olmadığı yerde, nasıl bir demokrasiden söz edilebilir, merak ediyorum!

Bakınız 19. Yüzyıl'da Victor HUGO'nun Sefiller (Les Misérables) eserinde yer aldığı üzere, eserin kahramanı Jean Valjean, hayatını idame ettirmek için çaldığı ekmeğin cezası, kürek mahkumluğuna kadar dayanmıştır. Ve bu uğurda dev bir roman olarak karşımıza çıkan eserde, kanun önünde "suçlu" olarak tanımlanan Jean Valjean, yıllar sonra da olsa takipçisi polis müfettişi Javert'den kurtulamadığını biliyoruz. Öyle ki burada olay, bir roman gibi gözükse de bir gerçek var ki; o da işlenen suç, cezasız kalmıyor! Zira V. HUGO'nun romanı aradan 150 yıl geçmesine rağmen bugün büyük bir ilgi ile okunarak insana, ruh derinliklerine kadar inebilecek analizi yaptırmayı başarmıştır. Roman, o dönemin Fransa'sının sosyal, ekonomik, siyasi hatta hukuki yapısını irdelemektedir.
Bugün ise gelin görün ki; 21. yüzyılda yine Fransa'nın resmî kanallarından gelen açıklamaya bakınız!.. Vay vay vay!.. Nereden nereye geldikleri ortada.


Şimdi sorgulamak istiyorum; 19. yüzyılın romanlarında konu edildiği gibi Jean Valjean, her şeye rağmen, iyiliksever, yüce gönüllü, erdemli biri olmayı seçerek, konum olarak da yüksek mertebeye kadar ulaşmıştır. Buna rağmen, adaletin pençesinden kurtulamamaktadır! Harika!.. Zira kanunların ve hukukun herşeyin önüne geçerek herkese, işleyebileceğini gösteriyor! Peki, bu zamanda ne oldu da olaylar, 19. yüzyılın da gerisine gidecek kadar vahim noktaya ulaşabiliyor? Yani Polanski, film yönetmeni oldu diye, "sınıf" atladı diye, yapacağı her şey mübah mı sayılıyor? Zira özellikle " 2002 yılında, kendi yaşam-öyküsünün aynası niteliğindeki “The Pianist- Piyanist”i çekmesi ile gündeme taşınarak aldığı "Altın Palmiye Ödülü" işlediği suçları örtbas edebilir mi?

Tabii ki de "HAYIR!" Yani en azından bir insan olarak bu, kabul edilemez! Evrensel hukukun takipçisi ve uygulayıcıları olarak, kabul edilemez! Ve yine kendilerini "DEMOKRASİ" havarileri gibi gösterenlere ise, hiç YAKIŞMIYOR!

Sevgi ve saygılarımla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder