17 Ekim 2010 Pazar

Bir Zamanlar Kimsesizlerin Kimsesiydik!









"Allah Teâlâ'nın en hoşuna giden şey, insanın, kendi çalışmasıyla elde ettiği azıcık kazancından, gücü yetmeyenlere yardım etmesidir." HADİS (Tolstoy, Hz. Muhammed, sf:26)



"Hiç kimse kimsesiz değil, herkesin var bir kimsesi
Hiç kimsesiz kaldım medet, kimsesizler kimsesi."


Bu anlamlı ve soyluca sözlerin sahibi, ecdadımız Fatih Sultan Mehmet Han'dır. Bu beyiti her okuyuşumda, içimde oluşan sımsıcak duygularla birlikte ruhum mutluluğa erişiyor... :)

Ne bileyim, belki bu sözleri sayfama alarak da (bakınız; "mululuğun resmi"ne) herkesle duygularımı paylaşmak istedim. Zira hem atalarımla, hem de tarihimle duyduğum gururu, açık ve net bir şekilde böylece ifade de etmiş oluyorum...


Kimbilir kimlerle paylaştım bu duyguları... Orasını bilemem ama, bildiğim şey, bu anlamlı beyitden esinlenip, hatta aynı duyguları hissederek, talihsiz ve kimsesiz "Semanur"un intiharı üzerindeki düşüncelerimi yazmak istememdir. Zira toplum olarak övünçle sahip olduğumuz "yardımlaşma" duygumuzun şimdilerde kocaman bir vurdumduymazlığa dönüştüğünün kanıtıdır bu hazin öykü... Hani genlerimizden gelen ve inancımızla bütünleşen toplumsal dayanışmamız var ya...

Artık yok gibi... Zira babası dört yıl önce cinayetten hapse girmiş, annesi de fuhuş operasyonu kapsamında tutuklanmış olan Semanur'un, çaresiz ve kimsesiz kalmanın bunalımı karşısında intihar etmesi nasıl açıklanacak?!

Kısaca kimsesizliğe terk edilen "Semanur", intihar etmekle aslında atalarımızın deyimiyle yüzümüze, "Osmanlı tokadı"nı atmış oldu!


Sessiz sedasız yediğimiz bu tokadın acısını vicdanlarında ve yüreklerinde kimler hissetti, orasını bilemiyorum... Ancak ortada olan bir gerçek var ki, Semanur'un gencecik yaşında intihar edecek kadar kendisini yalnız ve çaresiz hissetmesidir. Bilinmelidir ki bu intihar, toplumsal dayanışma duygumuzun maalesef yerlerde süründüğünün bir göstergesidir!


Anne ve babasının vebali altında ezilen zavallı Semanur, çareyi intihar etmekte buldu (!). Ve ne acıdır ki bu yavrucağın cenazesini kaldırmaya dahi kimse gelmemiş... "Cenazesini almaya gelen olmayınca genç kızın cenazesi belediye tarafından toprağa verildi. Semanur’un cenaze törenine sınıf arkadaşları ve İlçe Milli Eğitim Müdürü katıldı." 14.10.2010, Milliyet


Pekii, bu talihsiz olayın yaşandığı yer neresi?

Mevlâna şehrimiz Konya...

Uff!.. Bu elim tablo karşısında atalarımızın kemikleri sızladı da, bizim yüreğimiz ezilmedi mi?

Diyeceğim...

Şüphesiz ki atalarımıza karşı büyük utanç içerisindeyim...

Ve yine bununla birlikte, "komşusu açken tok yatan bizden değildir" felsefesinden gelen inanç birliğimizi unutmanın derin acısını yaşıyorum...

Çağ atlatan ve çağ kapatarak tarihe imza atan, kimsesizler kimsesi Fatih Sultan Mehmet'in biz torunları!.. Ve Müslümanlığıyla övünen Müslüman halkımız!.. O müthiş değerlerimizi nerede yitirdik de bugün TOPLUM olarak bu utanç verici sızının altında ezilmeye mahkûm olduk?


Sevgi ve saygılarımla!

1 yorum: